CHP ve MHP Seçimden Çekilmeli...
CHP ve MHP, Seçimden AK Parti Lehine Çekilmeli

A Haber'de Sevilay Yükselir'in moderatörlüğünü üstlendiği 'Yüzde Yüz Siyaset' programında katılımcılara sorduğu bir soru çok dikkatimi çekmişti. 'Eğer paralel yapı mensupları tarafından ülkemizin gündemini meşgul ederek hükümeti düşürmek amacıyla kurgulanan ses kasetleri olmasaydı, CHP seçim döneminde acaba hangi doneler ile halkın huzuruna çıkacaktı?'

Aslında bu, bugün sorulması gereken en ehemmiyetli sorudur. Bu soruya verilecek en akıllıca ve kabul edilebilir cevap sizce ' Ellerinde ülke menfaatine hiçbir proje olmadığı içindir.' Olabilir mi? Evet aynen öyledir.

Uzunca bir süredir CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin miting meydanlarında halka hitaplarını dinliyor, izliyor ve okuyoruz. Ülkemizde reformist yeniliklere kanat açacak en ufak bir proje ve yatırım planları olmadığını ve sadece başbakan hakkında uydurulan iftiraların ardına sığınarak siyasi maslahat beklentisi içerisinde olduklarını görüyoruz. Konuşmaları o kadar klişe oldu ki, bence bir miting alanında diğerine koşturarak yorulmalarına gerek yok. Konuşmalardan sadece birisini kayda alsınlar meydanlara toplanan kalabalıklara sinevizyon gösterimi ile sunsunlar. Konuşmaların hepsinin içeriğinde aynı şey Kılıçdaroğlu'nun geçmişte partisinin belgelenmiş, ispatlanmış iddiaları hiç aklına getirmeden tüyü bitmedik yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğinden başlayıp, sözde başbakan ile oğlunun ve başbakan ile adalet bakanının konuşmalarını kendi ağzından tekrarlaması ile zaten yeterince bir zaman geçiyor. Bir kaçta ideolojik palavra salladıktan sonra taassup ehli sevenleri tarafından alkışlar içerisinde uğurlanıyor. Kemal Bey'in etiyle kemiğiyle orada bulunmasının bir önemi varsa diyeceğim yok. Ama sesi ve görüntüsüyle bu işi kestirme yoldan pekala halledebilir. 

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin ise sözleri kendi birkaç ideolojik fikirleriyle örtüşen temelde söylemler geliştirdi. Mesela başbakanın evine doğru 'Ne Mutlu Türküm' yazısı asacakmış. Birde yüce divanda yargılama vaatleri, açılım sürecine yönelik sataşmalarda bulunurken ne gibi çözümler ürettiğini ve memleketin sorunlarını nasıl çözeceğine dair hiçbir işaret vermiyor.

İki muhalefet lideri de kıyasıya sataşma ve tahkir siyasetiyle vatandaşın gönlünü kazanmaya çalışıyor. Ama bu ülkede bu sistemin 2002 yılından itibaren çöktüğünü ve vatandaşın ayırt edebilme ve feraset kabiliyetinin olağanüstü bir değişikliğe uğradığını fark edemiyorlar. Hala yıllar öncesinin köhnemiş oy talep metotlarıyla bu ülkede iktidar ya da iktidar ortağı olabileceklerinin hesabını yapıyorlar.

Benim aklımın almadığı, koskoca iki muhalefet partisi içerisinde birkaç akıllı çıkıp ta kirli siyaset yerine halka projeler ve yenilikler vaat eden ama vaatlerini de haklı temellere dayandıran bir siyasi güzergah tayin etme öneremiyorlar mı? Yoksa parti içi demokrasi sorunu mu yaşıyorlar? Dilini uzatanın dilini mi kesiyorlar?

İşte Türkiye'de ki muhalefetin ana sorunu budur. 
Ülkeye daha fazla demokrasi getireceklerini vaat edenlerin kendi aralarında dahi demokratik zemini oturtamadıklarının göstergesi, her gün yaşadıkları içsel problemlerin ayyuka çıkmış olmasıdır.

Miting meydanlarında bekledikleri ilgiyi bulamayan ana ve yavru muhalefetin seçim sonucunda alıştıkları bir yenilgi daha yaşayacaklarını açıkça ilan edebilirim. 

Çünkü bunlar başbakanı çeşitli yalan ve iftiralarla yıpratmaya çalışırlarken, Sayın Erdoğan hem seçim çalışmalarına katılıyor hem de açılış üstüne açılış, yatırım üstüne yatırım çalışmaları için efor sarf etmeye devam ediyor. Bu dik duruşu ve kararlı tavrı, ülkemizin 17 Aralık yargı darbesiyle gireceği ekonomik buhranın ülkemizi daha da karanlığa götürmesinin önünde set teşkil ediyor.

Bir yandan da cevap hakkı doğuran muhalefet parti lider ve sözcülerinin sataşma ve iftiralarına cevap vermek durumunda kalıyor. Bu ise, ülkemizin hizmet yolunda ki cühdünden zaman çalıyor. Muhalefet partileri başbakana saldıracağız derken diğer yandan da ülkemize zarar verdiklerini acaba biliyorlar mı?

Kendilerini bu ülkeye bir çok yatırımı başarıyla kazandıran başbakanımız Recep Tayyib Erdoğan'ı desteklemeye ve ona oy vermeye davet ediyorum. Yani CHP ve MHP'nin seçimden AK Parti lehine çekilmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bunca yaptıkları kasede rağmen başbakanın partisinin yeniden yüksek oranla başarı kazanması kendileri için yıkım olacak ve 2002 yılında yaşanan siyasi parti çöplüğünün yeni yüzleri olacaklardır. Bu sebeple AK Parti'ye destek olarak elde edilen başarıdan kendileri de mutlu olacaklar ve birlik ve beraberliğin başarısı ile gurur duyacaklardır. 
Eğer, bir sonraki seçimlerde, ' Yaş başı aldı gidiyor, yeter artık yahu' demeye niyetleri yok ise, şu anki mevcut siyasi seyirlerinde ki hataları masaya yatırıp yepyeni bir imaj ve hizmet metodu ile halkın huzuruna çıkmalılar. 
Bunu kendilerine bir vatandaş olarak öneriyorum. Fazla zorlamanın anlamı yok.

 


2014-03-14