Öğretmenlik Mesleğine Giriş
Bir kitap neden yazılır ve neden okunur? Okuma eylemi insana zarar verir mi? Bilgi insana dağınık olarak aktarılabilir mi? Kavramların içi doldrulmadan ve belli bir bilinç oluşturulmadan kavramların kullanımı doğru mudur? Ve eğitimin amacı, gayesi oluşturulmadan eğitimden bahsetmek doğru olur mu? Bu sorular Yrd. Doç. Dr. Selahattin Özyurt'un hazırladığı 'Öğretmenlik Mesleğine Giriş' kitabıyla alakasız gibi görünebilir. Ancak kitabın başından sonuna kadar doğru dürüst bir eğitimin neden gerekli olduğuna dair bir açıklama yoksa, öğretmenlerin neye göre ve ne amaçla eğitim vereceklerine dair bir bilgi yer almıyorsa, kitaba verilen isimle kitapta oluşturulan anlayışın bağlantısının olmadığı apaçık ortaya çıkıyor.  

Sorulan sorulara tekrar dönersek, insanı bilgilendirmek, aydınlatmak ve değiştirmek-geliştirmek amacı taşıması gereken Özyurt'un bu kitabı, gereksiz ve zamansız bilgi yığınılarıyla okuyucuyu sıktığı gibi, verilen bilgilerin çoğu okuyucunun işine yaramayacak türdendir. Verilmek istenen mesajlar ise bu bilgi yığını içinde kaybolmaktadır. Kitabın belli bir sistemi olmadığı gibi, konuların çoğunun birbiriyle bağlantıları da yok. Kendi alanlarında başlı başına birer kitap olacak konuların sadece başlık ve kısa açıklamalar eklenerek konular bitirilmiştir. Böyle olunca bilgiler sakız niyetiyle çiğnenen türden oluyor. Yani insanı eyleme geçirmeyen, heyecan vermeyen bilgi yığınından bahsediyoruz.

Bilgi belli bir aşama içerisinde aktarılmalıdır. Rastgele, baştan savma yazılar verimli olmayacağı gibi, bu tür bilgiler insana zarar verir, insanı yoldan çıkarır. Ve insan, çıkarcı anlayışın tekeline girer. Durum böyle olunca Özyurt'un eğitim gibi önemli bir konuda bu kitabıyla ne yapmaya çalıştığını anlamak zorlaşıyor.

Öğretmene misyon yüklerken dayanakların oluşturulması ve dile getirilmesi gerekir ki kime nasıl hitap edildiği anlaşılsın. Yoksa öğretmene bir kalıp kazandırmanın bir anlamı var mıdır? Ya da ideal bir öğretmen profili çizerek var olmayan bir öğretmeni tanımlamak ve topluma sunmak bizlere neler kazandıracaktır. Öğretmenlerin ve öğrencilerin bile inanmadığı yazarın hayalindeki bu tür öğretmen ve öğrenci profilini bir kenara bırakmanın zamanı çoktan geldi de geçti bile.

Artık öğretmenlerin okumaktan sıkılıp bön bön baktığı, hatta öğrencilerin bile okuyup üzerinde düşünmeden gülerek geçtiği ve pratiği olmayan bilgilerle insanları boğmanın zamanı geçmiştir. Bunun yerine insan gerçeğinden yola çıkılarak bir amaç ve gaye etrafında oluşturulan anlayışlarla eğitime yaklaşmanın zamanıdır.

Eğitim üzerine yazanlar bile sıraladıkları maddelere yabancıyken, öğretmenlik eğitiminden geçmeyen ve bir disipilin kazanamamış anlatıcılardan (öğretmen yerine kullanıyorum) erdemlerle süslü davranışlar beklemek bir hayaldir. Bunlarla kendimizi ve insanlarımızı kandırmanın bir anlamı yoktur.

Yazarlarımız birçok konuda özgün olamadıkları gibi çok önemli olan eğitim alanında da özgün olmaya özen göstermiyorlar. Sözde öğretmenlere hitap eden kitap, birçok örneklendirmelerinde yabancı bilim adamlarını referans göstermektedir. Neden acaba yazarlarımız (aydın deyemiyorum) ellerine kalem, kağıt alıp okul okul dolaşmıyor, gözlem ve analiz yapmıyorlar. Dışardan, masa başındaki bilgilerle eğitim dünyasını ne kadar doğru yorumlayabilir ve bu alanda sağlıklı çözümler üretebiliriz.

Öğretmenlik için neden 'meslek' ifadesi kullanıldığı ise anlaşılır değildir. Meslek, para yani maddi beklentileri karşılamak için yapılan eylemdir. Öğretmenlik maddi anlayışlarla özdeşleştirilemeyecek kadar kutsaldır. Kitapta öğretmenler hakkında sıralanan maddelerde yer alan özelliklerin tamamı, öğretmenliği meslek edinmiş kişilerde bulunamayacağı gibi böle bir beklenti içine de girilmemelidir. Öğretmenlik gibi bir erdemliliği meslek olarak nitelendirmek kitabın bir çelişkisidir.

Akademik bir anlayışla hazırlanan kitap, içeriğin geniş tutulması nedeniyle belli bir alanda yoğunlaşamamıştır. Çok şey anlatma kaygısı taşıdığından konular çok kısa tutulmuş. Özet şekilde verilmiş. Ayrıca biribiriyle alakalı olmayan konular art arda sıralanmıştır. Kitap bir sorunu dile getirmediği gibi bir çözüm ya da alternatif de yoktur. Ayrıca kitap, özgün olmaktan çok bir derleme niteliği taşımaktadır. 


 Osman Tatlı

[email protected]



2014-04-08