|
|
![]() Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hemen hemen herkesçe farklı düşünceler ileri sürülüyor, farklı senaryolar üretiliyor. Türkiye Demokrasisi açısından oldukça önemli ve ciddi bir sınav niteliği taşıyacak ve ilk defa halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimi başta iktidar kanadı olmak üzere, ülkede siyasete ilgi duyan herkes için an itibari ile en önemli ve en kritik gündem maddesi. Bu seçimin şu an için kesinleşmiş net bir adayı olmazsa da Başbakan R.Tayip Erdoğan'ın ismi ön plana çıkıyor, Abdullah Gül'de seçimin diğer olası ve ciddi adayı gibi. Her ne kadar iktidar kanadı kulislerinde, Gül'ün önce AKP'nin ve sonrasında da hükümetin başına geçebileceğine yönelik iddia ve spekülasyonlar olsa da; ki iddia sahipleri de bunu şuna bağlıyorlar:'Gül atanmış değil, seçilmiş bir Başbakan olmak istiyor ve AKP kongresinde seçilip o koltuğa oturmayı ister' yönünde; lakin bunun adeta Gül' bir dayatma ve yönlendirme niteliği taşıyabilecek bir manevra olduğunu da görmek mümkün Oysaki Gül, Köşk için aday olabileceğinin sinyallerini zaten veriyor. AKP liler ise parti içinde bir çatlağın oluşmaması için şimdilik bunu görmezden geliyorlar diyebiliriz. İktidar cephesi, Erdoğan'ı kendi tabanı içinde rakipsiz bir şekilde seçime sokmak, kendi kitlesi ve başta Kürtler ile diğer küçük sağ partilerden (SP-BBP) gelmesi muhtemel oylarla Çankaya'daki koltuğa oturtmanın adeta telaşı içinde. Fakat esas sorun olası muhtemel senaryolardan bir tanesi de şu; başta Erdoğan olmak üzere tüm AKP'liler biliyorlar ki Gül'ün olası adaylığı özellikle 'AKP ve merkez sağın oylarını bölecektir. Böylesi bir durumda muhalefet ilk turda makul bir aday üzerinde uzlaşıp seçime girerse açıkçası Erdoğan'ın köşk hayali daha ilk turdan suya düşebilir. Bir diğer ihtimal de şudur, ilk tura Gül ve Erdoğan dışından birkaç adayın seçime girmesi hem muhalefet, hem iktidar ve hem de Gül için ikinci turda çok farklı senaryolar üretebilir. Burada kritik isim Abdullah Gül'dür ve ilginçtir ki Cumhurbaşkanlığı seçimi 'üçayaklı' bir seçim olacaktır dersek yanılmış olmayız. Şöyle ki, bir tarafta Erdoğan ve eğer anlaşırlar ise Kürtler,(daha önce de bunun Öcalan'ın inisiyatifinde olduğunu yazmıştım) diğer tarafta muhalefetin göstereceği aday veya adaylar ve en sonda da Abdullah gül faktörü. Neden Abdullah Gül faktörü önemli onu açmak lazım. Seçim ikinci tura uzarsa AKP ve Milli görüş içinden Abdullah Gül'e yönelik yoğun baskılar yapılabilir, bu durumda önemli olan Gül'ün bu baskılara göstereceği direnç. Eğer Gül Başbakanlığa razı olup ikinci turda seçilirse bu Erdoğan'ın şansını daha da arttırır, bu gerçekleşmesi muhtemel bir senaryo. Öte yandan eğer muhalefet Erdoğan'ın köşke çıkışını engellemek adına kendi adaylarını çeker ve Gül isminde uzlaşırsa doğrusu Erdoğan ile baş başa kalacak Gül'ün seçimi kazanması çok zor değil gibi. Kuşku yok ki, muhalefet ve kamuoyunun büyük bir kesimi Gül'ün demokrasi ve insan hakları noktasında Erdoğan'a göre çok daha önde ve önemli bir aktör olduğu noktasında hemfikirler.Gerek Gezi eylemleri, gerek Berkin Elvan'ın ölümü, gerek twitter ve youtube yasakları, ve gerekse Suriye dış politikası ve daha bir çok konuda Gül ve Erdoğan'ın çok farklı tonlarda siyaset yürüttüklerini tartışmaya bile gerek yok. Ağustos ayına kadar deyim yerinde ise; köprünün altından daha çok sular akar, ama şurası çok net görünen bir gerçek ki; bu seçim sadece Cumhurbaşkanlığı koltuğu için değil,AKP'nin geleceğini belirlemek açısından da oldukça önemli bir seçim diyebiliriz. Öyle ki,AKP içinde ANAP'ın yaşadığı bir 'çöküş' sendromunun ufaktan ufağa his edilmeye başladığını da buradan görmek mümkün! |
|
|
|