|
|
![]() Hak arama, 8 saatlik çalışma saati, hak edilen ücret ve sosyal hak talepleri, Anlaşılabilir istekler karşısında şiddet kullanan ve sömüren Devlet ve İşverenler, bunların hepsi insan yaşamının sürdüğü tüm dönemlerde asırlardır yaşanan gerçekler. Acaba, O dönemin Devlet ve İşverenlerin direnci olmasa bugünkü gelişmiş, insanlarına, işçilerine sosyal haklarını ve özgürlüklerini vermiş, gıpta ile baktığımız, onların seviyelerine gelebilmek için çırpındığımız ve çoğu Milli ve Manevi değerlerimizi feda ettiğimiz bir Avrupa ve Amerika görebilir- miydik? Bir tarafta Rusya ve Çin'in başını çektiği sözde Sosyalist blok, bir tarafta Avrupa ve Amerika'nın başını çektiği Kapitalist blok, bir tarafta da iki blok arasında gelip giden 200 yıldır dünyanın her türlü kahrını ve acısını çeken birbirini acımasızca katleden sözde (İslam) Ortadoğu'yu görebilir- miydik? Düşüncelerimizin en önemli çıkış noktalarını oluşturması gereken sorular. Devlet kurumlarında görev yapmış, siyasetin ve Sivil toplumların içinde milletime hizmet edebilmek için 45 yıldır bulunmuş bir Türk vatandaşı ve bir Müslüman Türk olarak hem kendime hem de okuyucularıma bu soruları soruyorum. Sizlerden aldığım cevabın ne olacağını bilemiyorum ama kendimden aldığım cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. Nefsi ve iradesi arasında gelgit yaşayan fertlerin oluşturduğu, köy, kent ve şehirlerden oluşmuş bir vatan üzerinde yaşayan halk kitlelerinin oluşturduğu bir DEVLET nizamı içinde yaşayan halk kitlelerinin yaşamının ve yaşatılmasının zorluğunu öncelikle kabul etmek zorundayız. Hele bu Vatan toprakları Dünyanın bütün medeniyetlerinin ve dinlerin çıkış noktası ve beşiği olan bir Anadolu ise bu zorluğun kat kat artacağının da hesabını yapmak zorundayız. İster 1 Mayıs, ister Nevruz, ister milli ve dini, çıkış noktaları ne kadar temiz, pak ve masum olursa olsun mutlaka Devletler ve bölgeler içinde çeşitli siyasi ideolojiler tarafından istismar edilmiştir. Hatta insanlar için her şeyden daha önemli olan inançlar bile siyasi ideolojiler ve siyasi çıkarlar için istismar edilmişlerdir. Böyle bir düşünce içinde Anadolu'yu kendine vatan edinmiş ve içinde çok çeşitli halkları ve etnik gurupları barındıran Türkiye Cumhuriyetinin ve Müslüman Türk milletinin bekası için ben 1 Mayıs 2014 günü 1 Mayıs adına hiçbir yerde taraf değilim. Eğrisi ile doğrusu ile sadece devletimin ve Milletimin yanındayım. Ülkemin Başbakanının güç zehirlenmesine girdiğini söylesem de, kardeşlik hukukumuzu korumak için Allah'a sığınır, yıllarca şikâyet ettiğim Emperyalist bir devletin Başbakanına ve Cumhurbaşkanına sığınan bir muhalefetin ve 1 Mayısı kullanan sokağın yanında olmaktan hayâ duyarım. Bana yakışan bu gün Ülkemin, devletimin ve hükumetin yanında taraf olmaktır. Biz bu vatanın evlatları, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Şerefli birer vatandaşıyız. Şerefimiz, namusumuzu ne pahasına olursa olsun öncelikli olarak namahreme karşı korumaktır. Belki yarın Başbakanın, 1 Mayıs'ı kullandığını ve şiddet kullanarak siyasi rakiplerine gözdağı verdiğini yazar ve yargılayabilirim. Ama bu şartlarda her zaman Devletimin ve Hükümetimin tarafında yerimi alırım. ALLAH'A EMANET OLUNAN |
|
|
|