Demokratik ülkelerde, insanlar özgürce, kimseye zarar vermeden, her türlü eleştiriyi, protestoyu, hoşa gitmeyen uygulamaları...yapmakta serbesttir. Kimse, bir başkasını sevmeye veya sevmemeye zorlanamaz. Yapılan icraatlar, bazı insanların hoşuna gitmeyebilir. Bir başka açıdan bakalım meseleye; halkın çoğunluğu seçti diyerek, halkı da küçük görme hakkı yoktur demokrasilerde. Eğer demokrasiye inanılıyorsa, o zaman 'halkın teveccühüne eyvallah' demek, halkın seçtikleri yasalara uyduğu, hukuku işlettikleri, ülkeye hizmet ettikleri, huzuru, refahı, barışı, kardeşliği, sevgiyi...ikame ettikleri sürece itiraz etmemek, olmazsa olmaz bir durumdur.

Halk eğer istiyorsa bir sol partiyi de işbaşına getirebilir. Ama, 'ben mutlaka iktidar olmalıyım, bu ülkeyi ben yönetmeliyim' diyerek seçimlere hile karıştırmak, çeşitli ayak oyunları oynamak, darbelerden, yasa dışı yollardan medet ummak, terör örgütlerini organize etmek, barışı baltalamak, ülkeyi içerde ve dışarıda kötülemek, dış güçlerle kol kola girerek zayıflatma çalışmaları sergilemek... gibi durumlarla halkın sevgisini kazanmak mümkün değildir.

Bizim Türkiye olarak inanç değerlerimiz var. Bu değerler üzerinde kimse ameliyat yaptırmaz. Yapılan savaşlar bunun sonucudur! Kimse ve hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı; bayrağa, Kur'ana, ezana, Allah'a, peygambere, dine, cana, namusa, mala, akla...zarar gelmesini istemez. Bunlara saldırı olduğu zaman her şeyi göze alır. Bu hususta hükümetler her türlü tedbiri almakta gecikmez. Tedbirler de, ya polisle, ya da jandarmayla alınır. Mahkemeler bunun içindir. Savcı ve hakimlerimizin görevi; yasaları uygulayıp, huzuru ve barışı sağlamak, yasalara uymayı temindir.

Her yıl 1 Mayıs'ta, 'demokratik hakkımız' diyerek ortalığı karıştırmak, yasaları çiğnemek, direniş göstermekle toplumda sinir harbi yaşanmasını isteyenler oluyor! Bunu kimler yapıyor? Sol gruplar, ve üç beş tane marjinal! Bakıyoruz gazetelere;

Sol gazete; 'copla, gazla boyun eğdireceğini sanıyor ama...Zorbalar kalmaz gider.' Manşetinin detayları şöyle; 1 Mayıs işçi bayramına AKP'nin halktan korkusu damga vurdu

..........

devamında, tüm şiddete rağmen insanlar kararlılıkla AKP'yi protesto etti.' Deniliyor.

  Cumhuriyet; 'Türkiye, 1 Mayıs'taki sıkıyönetim ve şiddetle dünyaya fark attı. Usta işi Zulüm manşetiyle çıktı okurlarının karşısına! Bak şu diktatöre!' diyerek detaya giriyor.   

  Evrensel; 'Zulme karşı her yer 1 mayıs' hükümetin, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününü yasaklama ısrarı....'

Taraf; 'Özgür olmayan tek ülke' sürmanşetiyle veriyor ve manşetten; 'devlet bayram etti' diyerek, bomboş bir taksim görüntüsüyle resimliyor gazeteyi!

Neden belli gazeteleri ele aldım? Niçin diğer gazetelere temas etmedim? Bunlar gibi birkaç gazete daha var ama demek istedikleri aynı olduğu için gerek görmedim almaya. Verdiğim örnekte, bu gazetelerde tamamen, kışkırtma, provokasyon, yalan, iftira ve halkı isyana teşvik... yatmaktadır!

Bir kere ortada herhangi bir yasaklama yoktu! Eğer yasaklama olsaydı; Diyarbakır'da, Kayseri'de ve diğer illerde de yasaklama olurdu. Yasaklama dedikleri yerlerde hükümet miting ve kutlama yerleri gösterdi, gerekli tedbiri de aldı.

Yasalara aykırı davranan, polise sapanla taş, demir bilye ve Molotof atanlara da, 'aman sen ne güzel atıyorsun, atmaya devam et' diyerek çiçek verecek değildi herhalde!

İşte halk, bunun için bu kışkırtıcılara prim vermiyor! Marjinal grupların yanında yer alan CHP, bu yüzden iktidar olamıyor! Seçimlerden yenik çıkmasına rağmen, 'biz nerede hata yaptık? Halka niçin tepeden bakıyoruz? Halkın sevgisini kazanmak için neden samimi olmuyoruz?' diye sorgulamaları gerekir. Bu olmayacağına göre AK PARTİ her zaman başarılı olacaktır!