Bir Köprüyle İki Çözüm
Cumhuriyetin 50. Yılında hizmete açıldı. İki kıtayı birbirine bağladı, ayrılıkları kavuşturdu.

İsmi tartışılmadı, 'Boğaziçi' denildi, öyle de kaldı.

Bir inci kolye gibi,  dünyanın görüp görebileceği en güzel gelinine takıldı.

Bugün tam 40yaşında.

Hala çok güzel ve hala çok çalışkan.

Kavisli biçimi, ışıklandırmaları, maratonu, manzarası ve  kendisinin de doğumgünü olan 29 Ekim kutlamaları ile eşsiz bir yapı Boğaziçi Köprüsü.

Ondan önce istanbul, sadece feribotlar ve vapurlarla birbirine ulaşılabilen ayrı ayrı ilçelerden oluşuyordu.

Hizmete girmesinin ardından İstanbul; Anadolu ve Balkan yarımadalarının birbiriyle buluştuğu bir ticaret, sanat ve kültür merkezi oldu.

Köprü ekonomik ömrünü daha doldurmadı ama kendisinin ortaya çıkarttığı bu dünya kentinin ve ülkenin yükünü taşımaz oldu diyebiliriz. 1973 yılında Türkiyede 273 bin araç varken, 2013 yılında 17 milyon 440bine ulaşıldı. (kaynak: tuik.gov.tr)

İstanbul'a Cumhuriyetin  100.yılı projeleri kapsamında farklı bir anlam kazandırma çabaları var.

Asya, Afrika ve Avrupayı birbirine kenetlemeye aday, buna yakışır bir şehir oluyor.

Boğaziçi köprüsünün kapasitesi doldu taştı.

40.yılı olması nedeni ile bu yaz büyük çaplı br bakım dönemine girmek zorunda.

İstanbulluları sinir buhranları ile dolu bir dönem bekliyor.

Önerimiz şu;

Şimdki köprünün hemen yanına,  üst tabliyesinde 2şer fazla şerit olan, alt katında da Kadıköy-Avcılar arası çalışan metrobüs yerine, raylı sistemleri aktarabilecek bir köprü yapalım.

Kendisine has ince, kavisli ve estetik formunu hiç bozmayalım.

Cumhuriyetin 100.yılında ülkemize ve İstanbula hediye edelim.

Türk mühendisleri olarak bizler bu çapta bir projeyi ülkemiz için kendimiz yapabilir, 100. Yıla yetiştirebiliriz.

Çok küçük bir maaliyet ile bu proje yapılabilir, çok da büyük bir kazanç elde etmiş olunur.

Eski gerdanlığı da söküp , biraz elden geçirip, güçlendirip, uzatarak Çanakkaleye taşıyabiliriz.

40 yıl da oraya hizmet versin, bir taşla iki kuş.  



2014-05-06