|
|
![]() Sevgili dostlar ilk önce şunu ifade edelim ki Başbakanın bugünkü tepkisi anlık değil birikimseldir. Ayların değil yılların hatta on yılların feveranıdır bu. İstiklal Mahkemelerinden, 60 darbesinin asker ayakçısı yargıçlarına oradan 28 Şubatın askerden brifing alan hukukçularına hatta her konuşmasıyla AK Parti iktidarına ders veren merhum Özdemir Özok'a kadar ve pastanın çileği Haşim Kılıç'a kadar milletin verdiği bir cevaptır bu. AYM başkanı yapmış olduğu gömlek benzetmesiyle seviyesini ve siyasete olan muhabbetini izhar etmiş oldu. Anladık ki ev sahipleri misafirlerine her türlü azarı yapabilirmiş. Hele ki misafirler Türkiye'yi dönüştüren 'uzun adam' ve ekibiyse her türlü azar ve ayar mubahtır onlar için. Başbakan yıllarca sustu, başbakan yıllarca buyurgan, jakoben juristokratlara dayanamayıp susun dedi. Dedi ve de iyi etti. 20 dakikalık konuşmayı bir saate sığdıramayan zat neden yargı konusunda konuşmaktan öte Van Depremi ile ilgili açıklamalar yapar? Nasıl bir yargı mensubudur ki baro başkanı gibi değil de Alevi Bektaşi Derneği başkanı veya Komünist Partisi direktörü şeklinde konuşma yapar? Doğruları tarafsız ve hukuk çerçevesinde değerlendirenlere aferin denilir. Madımak'ı hatırlayıp Başbağlar'ı unutturan alçakların giydikleri cüppe sadece ve sadece insani bir örtüdür içte gizli varlığı örtmek için. Konuşma metninde birkaç katıldığım unsur olsa da konuşma tamamen bir siyaset kazanıydı. Tamamen zümreci, tamamen bölücüydü. Bu ülkenin sağcısı ve solcusu olarak yaşadığımız bütün acıyı dillendirmeyip sadece kendi dünya görüşünden olanlara atıf yapmak hukuka ihanettir. Dededen CHP'li konuşmacımıza şunu hatırlatsam acaba ne cevap verir? Efendi! Hükümet yargıya müdahale ediyor diye yaygara koparan sizler değil miydiniz? Cüppenizle idari, siyasi hatta bayındırlıkla ilgili ders veren de siz değil misiniz? Bu ne yaman çelişkidir böyle. Şunu bil ki Metin Bey; konuştukların doğru olsa dahi konuşulan yer yanlış, yöntem yanlış. Üstelik senin doğruların sadece yalan ve yanlışlarının makyajı olarak kullanılan dolgu malzemeleriydi. Bu kadar yalan ve bu kadar hadsizliğe bir gün dur denileceği belliydi. Başbakan 'One Minute'ile İsrail'e dur demişti. Şimdi de Van meselesi ile bir kez daha dur demiştir içimizde ki İsrail muhiplerine. Cumhurbaşkanlığı konusunda iştahlı olanlar her hafta yeni açıklamalar yapabilirler, bizler bekliyoruz. Haşim Kılıç ile bir dedik, Sami Selçuk'la iki dedik ve Feyzioğlu'yla üç dedik ve sıradaki gelsin diye bekliyoruz. Çok güzel hareketler bunlar! Ama efendiler kusura bakmayın cübbe ile züppelik yapanlara bu millet iltifat etmez. Silahtan korkan, askere ram olan, cüzdanı ile vicdanı arasına sıkışanların nutuklarına bu milletin karnı tok. Yargıçlar kararlarıyla konuşur derler. Ama bizim yargı ya askerden ya Pensilvanya'dan ya da Seyfi Bey'den emir alarak hareket ediyor. Sevgili dostlar lokal olarak bakıldığında protokolde bunlar olur mu? Başbakan 'edepsizlik yapma' diyebilir mi diye düşünebilirsiniz. Ama unutmayın ki hiçbir medeni ülkede Baro Başkanı bayındırlık konusundan başlayarak sosyal ve siyasal her alanda hükümete alan çizemez. Çizdirmezler. Kusura bakmayın ama hiç kimse buna izin vermez. Eskiden postal şimdilerin Paralel destekli yargısı unutmasın ki karşınızda artık eyvallah diyen, şapkasını alıp kaçan bir parti veya lider yok. Her seçim büyüyen bir parti var. Ülkeyi büyüten birçok meseleye neşter vuran bir halk iktidarı var. Kusura bakmayın beyler atık bulduğunuz her kürsüyü işgal edercesine ve doğruları iğfal edercesine nutuk atma dönemi dün itibariyle bitmiştir. Artık konuşmadan önce uzunca bir düşünün ve hukukçu olduğunuzu hatırlayın. Bilesiniz ki artık karşınızda siyasetçiler var sizler gibi taşeronlar yok. |
|
|
|