Son yıllarda yüksek yargı organlarının kuruluş yıldönümlerinde bazı yargı mensupları siyasilere, seçilmişlere ve siyasete ayar vermeye, onları dizayn etmeye çalışıyorlar. Bu davranış eski bir alışkanlığa, özellikle de 28 Şubat döneminde kulağı çekilmek istenen siyasilere atılan fırçaları andırıyor. Bir zamanlar asker öksürünce şapkasını alıp kaçanlar mı bunlara kötü örnek oluşturdu bilemiyorum.

Son olarak, Danıştay'daki 146. kuruluş yıl dönümü töreni siyasilerin terbiye edilmeye çalışıldığı bir adres oldu. Danıştay'ın 146. kuruluş yıldönümü törenleri yapılıyor. Törende Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, 25 dakika kadar konuşuyor. Eleştirilerini ve sorunlarını, sorunlarının çözüm yollarını hukuki bir dille ve nezaketi elden bırakmadan seslendiriyor.

Ardından Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu kürsüye geliyor bir saati aşan konuşma yapıyor. Konuşmasında baroların, avukatların ve yargının sorunlarından çok siyasi mesaj içeren şeyler söylüyor. Feyzioğlu, yolsuzluklardan, Suriye meselesine, Uludere'den, Taksim meydanında 1 Mayıs kutlamaları için izin verilememesine, kamu görevlilerinin atanmasından nakillerine, seçim itirazlarından, sosyal medyanın kapatılmasına ve MİT Kanununa kadar her alanda günlük siyaset konularına giriyor.

Son olarak Van depremi ile ilgili yanlış şeyler söyleyince Başbakan Erdoğan sert tepki göstererek salondan ayrılıyor. Başbakan'la birlikte Cumhurbaşkanı da salonu terk ediyor. İsmi CHP Başkanlığı adayları arasında geçen Feyzioğlu burada tribünlere oynuyor, siyasi emelleri için oy devşirmeye çalışıyor yorumları yapılmaya başlanıyor.

Yargının görevi siyasete balans ayarı yapmak, siyaseti yeniden dizayn etmek değil, adaletin herkese eşit dağıtılmasını sağlamaktır. Haşim Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümü töreni sırasında yaptığı konuşma sonrası Meclis Başkanı Çiçek'in dediği gibi ' Siyasiler oraya tokat yemek ve azarlanmak için gitmiyor.'

Bu tür konuşmalardan sonra toplum geriliyor, siyaset geriliyor. Nitekim ilk defa bir cumhurbaşkanının yanında bir başbakan ayağa kalkarak konuşmayı protesto edip salonu terk edebiliyor. Danıştay'dan da ' İdari yargı ve avukatlık mesleği ile ilgisi olmayan konulara büyük ölçüde yer verilerek program çerçevesinde cevap hakkı bulunmayan konuklarımız rahatsız edilmiş, teamüllere aykırı, beklenmedik ve özel günümüzün anlamı ile bağdaşmayan bu davranış nedeniyle ev sahibi kurum mensupları da incinmiştir' açıklaması geliyor.

Başbakan Erdoğan ise, Afyonkarahisar'da yaptığı konuşmada Feyzioğlu'nun hükümeti yargılamakla suçlayarak ' Siyaseti çok seviyorsan çıkar cübbeni siyasete gir. Çık meydana kendini ispat et' diyor. Her cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ortalığı bulandırma çalışmaları hep devam etti. Şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ortalığı bulandırmaya çalışanların çoğaldığını görüyoruz.

Eğer demokratik bir ülkede yaşıyorsak milletin yüzde 51'i Erdoğan'a oy vermiş iktidara getirmişse, herkes Başbakan Erdoğan'a, eğer seçilirse Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saygı göstermek zorundadır.

Ayrıca başbakan Erdoğan şamar oğlanı değildir ve hiç kimse şamar oğlanı yerine koymaya kalkmasın. Herkes gibi bazı yargı mensuplarının da siyaset kurumunun üstünde olmadıklarını, siyasileri dizayn etmek gibi bir görevleri olmadığını bilmeleri gerekir. Kalın sağlıcakla. 11.05.2014 Gürbüz Battal