|
|
![]() 'Prusya Kralı 2. Frederik, Almanya'nın Postdam ormanlarında gezinirken kendisine saray yaptırmak için bir arazi beğenir. Ne var ki bu arazi bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstündedir. Kral, değirmeni de satın alıp arazisine eklemek ister. Bu amaçla 2. Frederik değirmenin sahibi olan Sans Souci'den değimeni kendisine satmasını ister. Değirmenci, değirmeninin satılık olmadığını söyler. Kral değirmen için gerçek değerinin iki katını önerir. Değirmenci bunu da bakul etmez. Üç katı, beş katı, on katı... Değerminci Nuh temekte, peygamber dememektedir. Bunun üzerinde Büyük Frederik; "Ben bu ülkenin kralıyım, satmazsan zorla alırım!" der. Bu tehdit karşısında değirmenci: 'Alamazsın,' der ve Alman hukukunun simgesi haline gelyecek olan şu sözü söyler: 'Berlinde yargıçlar var!' Bu söz, ülkesinde hukuk alanındaki devrimleri yapan bir krala söylenmiştir. Dahası, kral bunun üzerine hukukun üstünlüğünü kabul ettiğini söyleyerek değirmene dokunmaz. *** Şimdi gelelim bize: Bizim ülkemiz için de aynı söz söylenebilir mi? Atatürk'ün kurduğu ve 'Adalet mülkün temelidir' sözünü beyinlerimize kazıyan Atatürk'ün Türkiyesinde; 'Türkiye'de adalet var!' denebilir mi? Bu soruyu günümüzde bir çocuğa sorsanız bile alacağınız yanıt: 'Güldürme beni,' olacaktır. Ülkenin başbakanın bütün yargı organlarını, bütün yargıcıları kendi buyruğu altına aldığı bir ülkede 'Yargıçlar var' denebilir mi? Bu genelleme belki tüm yargıçlar için söylendiğinde ağırmış gibi gelebilir. Gelir de böyle bir genellemeyi yadsımak gerçeği değiştirir mi? Sesini çıkartanın soluğunun kesildiğini görmüyor muyuz? Kim ister soluğunun kesilmesini? Günün biride bu antidemokratik uygulamayı yapanların soluğumun kesileceği umudundan başka ne gelir ki elimizden? Mim bilir belki de gelin bir şey vardır: Yargıçlar gibi Yüksek Seçim Kurullarının dahi soluk borusunu elinde tutan bir diktatöre, bu halk belki de aldatılmaktan, kandırılmaktan bıkar da hep birlikte: 'Yeter be!' diyebilir. SUYA ÇİZGİLER/FEVZİ GÜNENÇ |
|
|
|