Müslümanlar Olarak Niçin Kullanılıyoruz ?
Çok dikkat çekici bir tespitim var. Türkiye'mizde ciddi bir gündem kargaşası var. İslam ülkelerinde görmeye alıştığımız gündemlere göre esneyen, sıkışan, gevşeyen bir rejim kargaşası ve bir türlü oturmayan sistemin temelinde elbette ki bilinçli bir yıpratma çabası var. 

Bu ülkelerin başında malumunuz Türkiye geliyor. Ülkemizin istikrarlı yapısı, çalışkan ve yaratıcı yapıya sahip halkımızın reformist yapıya uygun kapasitesi sebebiyle başta batı dünyasının rahatsızlığı ortadadır. Fakat ülkemizin başı sadece batı dünyasıyla değil İslam dünyasıyla derttedir. 

Amerika ile yıllardır müttefik olduğumuz dile getirilir. Onunla birlikte olmanın sözde güvenliğimiz açısından ciddi bir emniyet subabı olduğu fikri zihinlerimize aşılanır. Bunun aslı yoktur. Tüm dünyayı okyanus ötesinden kontrol altına almak ve dilediği taşları dilediği yerlere oturtmaya azimli bir ABD'nin birbiriyle iç içe olan üç büyük kıtanın köşe başlarında kendi borusunu öttürecek ve kendisine güvenecek karakollar oluşturduğu malumdur. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını kendi adına gözetleyecek ülkelerden biride Türkiye'dir. Türkiye sayesinde özellikle Ortadoğu'yu uzaktan takip yeteneği edinmiştir. Irak savaşına girip İran'a gözdağı veren Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri ile de körfez ve Arabistan yarımadasını kontrol altına almıştır. Uzakdoğu içinse seçtiği kurban Afganistan'a kapağı atmıştır. 

Komünizm'in çöküşünden itibaren gerileme ve içine kapanma sürecine giren Rusya'nın bu durumdan hiç hazzetmediği ve Suriye gibi bir maşasını ABD'ye kurban ettirmeyeceğini bugüne kadar yaşadığız süreçte gördük. Çünkü Rusya biliyordu ki, halkını ezse dahi kendisinin yanında olan Beşşar Esed zalimini korumalı ve onu sonuna kadar savunmaya devam etmeliydi. Belki de Suriye'de bugün hala devam etmekte olan iç savaşın günden güne şiddetlenmesi ve Esed'in konumunu güçlendiriyor gibi görünmesinde ki ana etken Rusya'nın kendisini el üstünde tutmasından kaynaklanıyor. Zavallı Suriye halkı zaten hiçbir zaman ne Suriye rejiminin ne de Rusya hükümetinin umurunda dahi olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Çeşitli ülkelere kaçışıp yerleşen Suriyelilerin savaş bittikten sonra aynı rejimin devam etmesi durumunda ülkelerine dönseler bile kendilerini rejimin acımasız baskısının bekliyor olacağının altına imzamı atarım.

İşte bu süreç içerisinde toparlanmaya ve kendine güveni pekiştirmeye başlayan Rusya yakalamış olduğu ivmeyi bir kademe daha artırarak Ukrayna ve Kırım Bölgesi'ni işgale yeltenmiş ve bunda da gördüğünüz gibi küçümsenmeyecek bir başarı yakalamıştır. 
İşte dünyada dönen bunca hengame arasında İslam ülkelerinin birlikteliğine gidecek tüm yolları da yazının girişinde bahsettiğim gündem kargaşaları ile alabora etmişler ve bu ülkeleri kendi iç sorunlarıyla boğuşur hale getirmişlerdir. 
Tunus, Libya ve Cezayir'de halen sürmekte olan bir rejim kargaşası var mıdır?
Evet vardır.
Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, birilerinin maşası olan zalim General Sisi kullanılarak iktidardan indirilmesi, hapse atılması ve hatta idamla yargılanması söz konusu mudur?
Ever söz konusudur. 
Suriye'de acımasız bir iç savaş tüm hızıyla sürmekte midir?
Evet, sürmektedir.
Irak'ta hemen her gün çatışmalar yaşanmakta, bombalar patlamakta ve günden güne artan siyasi bir bunalım devam etmekte midir?
Evet, devam etmektedir.
İran'ın nükleer programını bahane ederek her fırsatta uluslararası baskıya maruz bırakılması ve ambargo uygulaması sürerken, bölgede ki dengelerde değişiklik ihtiyacı duyan Amerika'nın yeni bir kumpasıyla sözde bir yakınlaşma olmuş mudur?
Evet olmuştur.
Pakistan'da hükümet bunalımları oldum olası sürmekte midir?
Evet sürmektedir.
Arakan'da ki Müslümanların Budist çeteler tarafından acımasızca yakılması, yurtlarından edilmesi ve sindirilmesi gerçek midir?
Evet, gerçektir.
Veee Türkiye'de batı dünyasına taş çıkartırcasına ilerleyen büyük yatırımların önünü kesmek için gezi olayları ve benzerlerini her fırsatta ısıtıp ısıtıp, satılık vatan hainleriyle ülkemizde ki farklı etnik gruplar arasını karıştırmak isteyen gizli bir gücün varlığını kim inkar edebilir?
Hiç kimse inkar edemez.
O halde iç ve dış düşmanların kirli planlarını boşa çıkarmaya var mısınız?
Gündem oyalamacalarıyla vaktimizi kaybetmenin anlamı yok.
Bu memleketin hayrı için çalışan herkes başımızın üstünde, şerri için çalışan herkes ise ayağımızın altındadır.





2014-05-23