Yazının Adını Siz Koyun!
Geçen hafta sonu köyümdeydim.

Yağmur Duası vardı.

23 Yıl okulunda öğretmenlik yaptığım,

Bazılarını yıllardır görmediğim köylülerimi,

Ve komşu köylerden gelen,

Yaşayan eş, dost ve akrabalarımı gördüm.

Anne ve babamın, dedelerimin, ebelerimin,

Mezarlarını ziyaret ettim. Dualar ettim.

Köyümüzün yakın zamanda yapılan seçimle,

Muhtarı değişmişti.

Köyümüzün sokakları ve çevresi tertemizdi.

Köye baharla ve temizlikle birlikte,

Güzellik gelmişti.

Zaman zaman muhtar ve bekçisi,

Beraber temizliyormuş sokakları.

   ..

Köyümüz bu yıl başka bir yeşillikte idi.

Baraj kenarında bunaltıcı da olsa,

Tertemiz havası vardı.

En çok dut ve ceviz ağacı vardır.

Köyümüzün yeşilliklerinin içinde.

Dut doyurucudur.

Tilkilerin, kaplumbağaların, karıncaların, tavukların,

İnsanların yediği tatlı ve hoş bir meyvedir.

Kurusu ve pekmezi de makbuldür.

Çocukluğumda benden üç yaş küçük kardeşim Mahmut'la,

Çeltik ırgatlığına giden anamın peşinden ağlardık.

Öğlen olduğunda anam gelemezdi.

Biz iki kardeş açlıktan köyde erkenden alaca düşen,

Evimizin ötesindeki çiğit dut ağacının dibinde,

Tavuklardan önce düşen olmuş dutları,

Kapmak ve karnımızı doyurmak için beklerdik.

   ..

Her ağacın dibinde uyunur,

Ama dut ağacının dibinde uyunmaz.

Uyurken ya kafana, elbisene olmuş,

Bal tadında bir dut düşer elbiseni lekeler,

Ya da dut kurularını ya da ,

Çekirdeklerini çeken karıncalar sokar vücudunu.

Dut Ağacı sanki sahipsizdir,

Kim önce silkerse onun olur derler.

Bal tadındaki meyvelerini karşılıksız verir.

Budama, ilaçlama, bakım istemez.

Karşılıksız bir şeylerin verilmediği,

Bu zalim dünyada herkes dut ağacı gibi olsa.

   ..

Yağmur Duası mı? Kabul oldu.

Vallahi! Yalan gelecek ama,

Elmanın,cevizin,bademin soğuk vurduğu,

Bizim oralara taksit taksit te olsa,

Bir haftadır yağmur yağıyor.



2014-05-26