Acıların En Karası ''Soma''
13 Mayıs 2014 Salı gününden itibaren gelen ölüm haberleri tüm ülkeyi yasa boğdu. Soma'daki maden faciası Türkiye'nin kılcal damarlarına kadar incitti. Ülke olarak hepimizin başı sağ olsun. Yerin yüzlerce metre altında ekmek parası için mücadele eden canlarımızın ölüm haberi. 
Yüreklerimizi dağlayan haber Soma'dan geldi. 
Hayatını kaybeden işçilerimize Allah'tan rahmet diliyor, ailelerine sabır vermesini niyaz ediyorum.
Allah bir daha böyle acı göstermesin. Kurtarma çalışmaları devam ederken, Toprağın altında kurtarılmayı bekleyen canlarımız. Toprağın üstünde, maden ocağının kapısında onların yollarını gözleyen canlar.
Umut, heyecan, öfke, feryadı figanlar... Yazmanın, konuşmanın bir şey söylemenin hiç de kolay olmadığı bir facia.

Her sabah belki yeraltından dönemem endişesiyle, ailesinden helallik alıp işine giden maden işçisi kardeşlerimizin acı haberi yüreklerimizi dağladı. Sağ kurtulanlar bile sevinemediler. Geride bıraktıkları vardı. Her gün bu derin dehlizlere beraber girdikleri arkadaşları vardı.
Ülke olarak ellerimizi açtık bizleri yaratanımıza dua ediyoruz: Ya Rabbi, yalvarıp yakaranları kapından boş çevirmediğin gibi bu maden ocağı kapısında gözü yaşlı yakaranları da kapından boş çevirme! diye

Soma'lı kardeşlerimiz yalnız değil. Bütün milletimiz acılarını paylaşıyor. Hep yastayız, ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Erkeğini evinin kapısında bir daha karşılamayacak olan eş, başını okşayacak babasının sıcak elinden yetim kalan yavrunun acısı bir başka.
Hayatlarını kaybeden, yerin yüzlerce metre derinliklerinden çıkarılıp, salalarla, dualarla kara toprağa teslim edilen işçi kardeşlerimize Allah'tan rahmet, gözleri yaşlı yakınlarına ve tüm milletimizin başı sağ olsun.
Olay her yönüyle incelenmelidir. Varsa ihmal hesabı sorulmalıdır, hak ettikleri ceza verilmelidir. Olayla ilgili sorumluluğu bulunan tüm kurum ve kuruluşların üstüne düşeni yerine getirmelerini bekliyoruz. İş sağlığı ve güvenliği denetimleri sonucu ortaya çıkan raporlar mutlaka dikkate alınmalıdır.
Şu anda, 'Maden Kazası' diyoruz... 
Peki ya, 'Sabotaj' ihtimaline...
Hiçbir ihtimali dışarıda bırakmadan...
İşbu sorgulamayı yapmak, Ankara'nın boynunun borcudur.
İhmali bulunanlardan hesabı muhakkak sorulmalıdır.
Üç günlük yas ilan edildiği, bayrakların yarıya indirildiği, TBMM'de tüm siyasi partilerin ortak bildiri yayınlayıp Meclis çalışmalarına ara verilerek acıların paylaşıldığı bir günde, kin, öfke ve istismar içerikli mesajlarla sosyal medyada saldırılarına devam etmelerine ne demeli.
YAS BİLE TUTAMIYORUZ. Çirkinleşmiş yürekler kandan nemalanma telaşında
'Fırsat bu fırsattır' diyerek tekrar sokaklara çıktılar.
'Milli Yas' ilan edilmiş, kimin umrunda,
Acı üzerinden ajitasyon, siyasi istismar, ucuz siyaset...
Dahası 'Kan Siyaseti' yapıyorlar.
Maden faciasını 'siyasi rant'a çevirmek gayesiyle...
Yüzlerce ailenin, milyonların acısının üzerine çıkıp 'siyasi intikam' hesabı yapıyorlar.
Türkiye, bu dehşet acıyı yaşarken 'siyasi vampirlik' sergileyenleri bir başka üzüntüyle izliyor.

Mesela kendinsine gazeteci diyen biri var. Seçimlerdeki AK Parti başarısının hemen ardından 'Manisa, İzmir ve çevresinde kiraz ve üzümler dolu sebebiyle zarar gördü. Zarar yüzde 40. Bu daha başlangıç, ben deprem bekliyorum' yazmıştı. Şimdi, Manisa'daki felaketin ardından hükümeti bütünüyle suçlu ilan edip veryansın ediyor. Bir de başka bir gazeteci ... Köşesinin yarısını bir yıl önce 'yaşam odaları kurdum' yalanını söyleyebilen maden sahibini aklamaya, diğer yarısını hükümetin katilliğini ispata ayırıyor. Düşünmek lazım.

1 Mayıs'ta taksim ısrarı yapan, Taksim bizim kutsalımızdır diyen sendika patronlarına sormak lazım, Yaşam odası bulunmayan bir madene işçisini sokan, buna karşı çıkmayan yetkili sendika ya ne demeli.

Art niyetli bazı kesimlerin milletimizin derdine çare üretmek yerine sorun çıkarma peşinde koşmaları, kargaşayı geçim kaynağı haline getiren yapılar, protesto bahanesiyle yapılan gösterilerde, ambulansları tekmeleyen, polise saldıran, yakıp yıkarak meydanlara inenler de karanlık emelleri için acıları istismar ettiklerini gördükçe, madenden kurtarılan bir işçimizin, sedyeyi kirletmemek için kömür tozlu çizmesini çıkarmaya kalkması unutulamayacak karelerden biri olarak hafızalarımıza kazındı.

Öküzün altında buzağı arayanlara, gün doğdu. Öküzün altından değil buzağı, öküz bile çıkarabilirler, hatta eşek, at bile çıkarabilirler. Bunun örneğini çok gördük yakın tarihte

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde kargaşa çıkarmak ülkemizde mutat bir siyasi olay.

Nasıl olduğu konusun da fikir sahibi olmadıkları bir kazayı, karalama kampanyalarına alet etme derdindeydi birileri. Bunlar, her zaman olduğu gibi doğru olan herhangi bir şeyin yanından bile geçmeden, yalanlar üretmeye başladılar.

Günün sözü: "Burjuva işçinin dirisini, sosyalist anlayış ölüsünü sömürür."

Kalın sağlıcakla .

Facebook: mehmetcet21
Twitter: mehmetcet21
mehmetcet21.blogspot.com



2014-05-28