Draghi'nin silahı etki yapacak mı?
Dünyanın önümüzdeki birkaç yılını ekonomi açısından belirleyecek olan ülkeler ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri. Geçtiğimiz günlerde ABD'den bir kötü, bir de iyi haber gelmişti.ABD 2014 ilk çeyreğinde negatif büyüme yaşamıştı. Ama bu kötü haber önemli ölçüde kar ve kış ile ilgili idi. Ama bundan daha önemli olan ikinci ve iyi habere göre ABD'de istihdam 6 yıl evvelki zirve olan 138.4 milyon kişilik istihdama yeniden ulaşmıştı.

Ancak Avrupa'dan gelen haberler çok iyi değil. Euro bölgesinde çalışabilecek insan sayısı 243 milyon kişi ve bunların 25.4 milyonu şu anda işsiz. Almanya'da işsizlik oranı yüzde 5.2 ve Avusturya'da ise yüzde 4.9 ama İspanya ve Yunanistan'da da işsizlik oranı yüzde 25 düzeyinin üstünde! Nisan ayında Euro Bölgesi işsizlik oranı ise yüzde 11.7 oldu.
Avrupa Merkez Bankası'nın enflasyon hedefi yüzde 2 idi ve şu anda da Mayıs 2014 enflasyonu yüzde 0.9 düzeyine gerilemiş bulunuyor. Avrupa Merkez Bankası'nın Euro Bölgesi yıllık reel büyüme tahmini de yüzde 1 düzeyine indirildi.

Mecbur kalırsa bono alacak

Euro Bölgesi ve Avrupa verilerinin gösterdiği gibi, ciddi boyutta deflasyon riski taşımakta idi. Bu durumda neler yapılabilirdi? Ortalıkta konuşulan faizlerin eksi değerlere indirilmesi idi. BuDanimarka'da denenmiş ve pek önemli sonuç vermemişti ve tek faydası ülke parasının biraz değer kaybı olmuştu. Ama Draghi sonunda kararlı üç adım attı. Birincisi, bankaların temel borçlanma faizini 0.25 düzeyinden 0.15 düzeyine indirdi. Daha da önemlisi, bankaların Merkez Bankası'na yatırdıkları mevduatın faizini sıfır düzeyinden eksi 0.1 düzeyine yani negatife indirdi. Bu Merkez Bankası'na fon yatıran bankaların faiz almak yerine faiz ödemek zorunda kalmaları demekti. Bu durumda belki fonlarını çekip kredi olarak kullandırabilirlerdi. Kredi artışını özellikle kobi denen küçük firmalar için arttırabilmek üzere bankaları teşvik edecek şekilde 400 milyar euroluk ve dört yıllık ucuz krediyi de gündeme getirdi. Ayrıca daha işimiz bitmedi ek hazırlıklarımız da var diyerek, bu önlemler yetmezse gelecek için ABD türü likidite artırımı adımlarını da ima etti.
Ancak piyasadaki yorumlar henüz neler olabileceği konusunda pek fikir vermiyor. Örneğin bankalar negatif faizi kendileri kabullenecek mi yoksa negatif faizi müşterilerine yükleme girişimi içinde olacaklar mı?
Veya eğer bankalar negatif faizi müşterilere yüklerse (mesela hizmet komisyonu benzeri isimlerle) müşteriler bankalardaki mevduatlarını bankalardan çekmeye başlar mı?
Daha evvelce Danimarka'daki uygulamalarda negatif faizi, ne bankaların ne de müşterilerin çok fazla göz önüne almadıkları ve önemli bir sonuç da üretilemediği görülmüştü.
Draghi, ABD türü bono satın alarak likidite yaratmaya pek yanaşmıyor, bekliyor ve ancak çok mecbur kalırsa bu yaklaşıma girecek. Çünkü bono alması bankanın kanununa pek uygun değil ve daha da önemlisi, Avrupa'da özel şirket bonosu az ve Almanlar da kamu bonosu alınmamasını, çünkü bu durumda hükümetlerin borçlarını ödememe davranışına girişeceklerini düşünüyor ve karşı çıkıyorlar. Bakalım neler olacak!


2014-06-08