|
|
![]() Zaman zaman geçici istilalar, işgaller olmuşsa da, mayınlı alanlarla bölgeler farklılıklaştırılmaya çalışılmışsa da, Müslüman Anadolu'yu Suriye'den, Arabistan'dan, Irak, Mısır, Libya ve Fas'tan ayırmak mümkün olamamıştır. Aynı şekilde Trakya ve Bosna da bu toprakların ayrılmaz birer parçalarıdır. Ne sınır telleri, ne mayınlanmış araziler, asırlar geçse de bölge insanları arasındaki gönül bağlarını koparmaya yetmemiştir. Sömürgecilerin çeşitli entrikalar ile ve içerden buldukları hainlerle birlikte oldukları petrol zengini bu coğrafya, çok küçük parçalara ayrılmış, her parçanın yönetimi de çeşitli ülkelerce paylaşılmıştır. Ama bu da batılı sömürgeci ülkelere yetmemiştir. Halen petrole alternatif bir enerji kaynağının bulunamayışı, bu bölgenin ateşinin sönmemesinin temel sebepleri arasındandır. Mezhep ayrılıkları, kavmiyetçilik, inanç farklılıkları, kabilecilik, bölgede gerekli karışıklıkların çıkarılabilmesi için yeterli argümanlar olmuştur. Osmanlı, bu bölgeleri, adaleti, örf, anane ve güç dengelerini gözeterek yönetirken huzursuzluk çıkmamıştır. Ancak batı, 'azınlıkların çoğunluklar üzerine tahakkümü' üzerine kurulu yönetim şekilleri ile patlamaya her an hazır bombaların pimini hep elinde tutmuştur. Batının dayattığı yönetim şekillerinin adı ister cumhuriyet, ister demokrasi, ister şeflik, ister krallık olsun tek bir kurala dayanır. O da, 'azınlığın çoğunluk üzerine tahakkümü' dür. Bu durum, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu dâhil tüm bölge ülkelerinde, her ne pahasına olursa olsun acımasızca uygulanmıştır. Tahrif edilmiş (değiştirilmiş) Tevrat'ta, Yahudiler için vaat edilmiş olarak gösterilen toprakların da bu bölgede olması, Siyonistlerin iştahını kabartmaktadır. Son günlerde artan hareketlerin ve takip etmekte zorlandığımız yeni oluşumların temelinde, İsrail'in olduğunu anlamak da zor değildir. Hiçbir hareket ve oluşumun içinde İsrail'in adı geçmemekte, ancak İngiltere, Almanya, ABD gibi Yahudi derin devletlerinin yönettiği ülkeler, bölgedeki gelişmelerde başrol oynamaktadırlar. Türkiye'nin en büyük şansı, 2002 öncesinde tam olarak İsrail'in kontrolüne girmiş olan ülkemizin, geçtiğimiz 10 yıl içinde bu kontrolden kendisini kurtarabilmiş olmasıdır. İsrail, Türkiye cephesinde artık rahat değildir. Tank ve uçaklarımızın modernizasyonu, insansız hava araçlarının, atak helikopterlerinin ve yeni tanklarımızın tamamen kendi milli imkânlarımızla yapılması karşısında İsrail, aceleyle Ortadoğu'daki kartlarını oynamaya başlamıştır. Türkiye, İsrail'in kontrolünden büyük ölçüde çıkmış görülmektedir. Bu acelecilik, belki de İsrail'in bitişine de vesile olacaktır. İsrail için diğer ülkelerin de kontrolden çıkması telaşı başlamıştır. Ama korkunun da ecele faydası yoktur. Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler. Huzur ve mutlulukla kalın sağlıkla... |
|
|
|