|
|
![]() Bu hafta başında hem ilimizi hem de ülkemizi ilgilendiren iki siyasi olay yaşadık. İlimizde AK Parti Kilis Merkez ilçe başkanı Mustafa Tutoğlu, işlerinin yoğunluğunu gerekçe göstererek görevinden istifa etti. Bu gelişme AK Parti camiasında bekleniyordu. Bu makama zaten kendisi de seçimle gelmemişti. Şimdi yerine de yine seçim olmadan birileri atanacaktır. AK Parti eski teşkilat başkanı Ekrem Erdem zamanında böyle yapılıyordu. Şimdiki başkan Süleyman Soylu'nun bu gibi yanlışlıklara düşmeyeceğini ümit ediyoruz. Siyaset eğitimi almış, şaibesi olmayan ve AK Parti içinde yıllarını vermiş insanlar bir kenara atılıp, ilerde birilerinin ikbali için hizmet edecek kişilerden biri bu makama getirilirse Kilis bundan ne kazanır? Kilis'in kazanması için bu gibi makamlara, vekillik veya başkanlık makamlarını düşlemeyen kişilerin gelmesi şart. Demokratik zannettiğimiz bir ülkede yaşıyoruz ama ne yazık ki, siyasi parti organlarına dahi, anti demokratik usullerle atamalar yapan nadir ülkelerden biriyiz. Ülkemizi ilgilendiren ikinci gelişme, cumhurbaşkanlığı için muhalefetin 'çatı adayı' sonunda belli oldu. CHP ve MHP, eski İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinde anlaştı. Anlaşıldığı kadarıyla İhsanoğlu konusunda, bu iki liderden başka Aydın Doğan gibi bilinen birkaç kişinin daha haberi var ve 3 yıldır adaylık üzerinde görüşmeler yapılmış. Kulislerde cumhurbaşkanlığı için ismi dolaşan, ancak sürpriz olmasında da herkesin ittifak ettiği bir aday olan İhsanoğlu, AK Parti tarafından Dünya İslam Konferansına 'genel sekreter' olarak aday gösterilmiş, seçimle gelen ilk başkan olarak da 1 Ocak 2005 ten itibaren yürüttüğü bu görevini 2013 sonunda bırakmıştı. AK Parti ile ters düştüğü Mısırdaki ihtilal için 'kınama' mesajı yayınlamaması dolayısıyla, görev süresinin bitmesinden sonra yeniden aday gösterilmemişti. Prof. İhsanoğlu, İslam ve batı kültürlerini iyi tanıyan ve dünyada saygınlığı olan bir kişi. Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizceyi ana dili Türkçe kadar iyi konuşabiliyor. Türk tarihi ve özellikle Osmanlı tarihine hâkim. Dünyanın birçok ülkesinden ve 1999 yılında da Türkiye'den Devlet üstün hizmet madalyası almış olan İhsanoğlu, El Ezher üniversitesinde akademisyen olarak görev yapmış dünyanın tanıdığı bir isim. Kendini özetle, 'benden siyasetçi olmaz' olarak tanımlayan İhsanoğlu, gerçekten de siyasetle pek ilgilenmemiş biri. Ancak gelmek istediği makam iyi derecede siyaset bilmeyi ve siyasi olmayı gerektiriyor. CHP nin de MHP nin de yanıldıkları nokta bu. Ortadoğu'daki ve hemen kuzeyde Karadeniz komşumuz Kırım ve Ukrayna'daki gelişmeleri, siyaset bilmeyen birinin takip etmesi de zor değil mi? Geçmişte siyaset bilmeyen birçok Cumhurbaşkanı tanıdık. Onlarla bir adım öteye gidemedik. Haklarımızı bırakın savunmayı, konuşamadık bile. Elin Amerika'sı, Fransa ve İngiltere'si bölgemizde cirit atarken yani bizden çok daha fazla at oynatırken biz, bizi yakından ilgilendiren konularla dahi ilgilenmemişiz. Musul'u, Kerkük'ü, Halep'i, 12 adaları masa başında peşkeş çekmişiz. Bir hukukçu olan ve Siyaset bilmeyen son cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer'in bir anayasa kitapçığını fırlatması ile ülke olarak neler kaybettik? Dosta düşmana rezil olduk. Böyle muhafazakâr bir isim bulmakla muhalefet, Tayyip Erdoğan'a rakip olabilecek bir aday da bulmuş oldu. Bu tercihle CHP de MHP de, aday seçiminde kendi kırmızı çizgilerini çiğnemiş görünüyorlar. Kendilerini temsil edemeyecek bir aday için tavanda birleşebiliyorlar ama son sözü de taban söyleyecek. Yıllarca el-Ezher üniversitesini tanımayan bir politik yapıya sahip olan CHP, sadece Tayyip Erdoğan karşıtlığı için el-Ezherli bir adayda karar kılması garip değil mi? Son yerel seçimlerde AK Parti yüzde 45.6 oranında oy aldı. Paralel yapının da desteklediği CHP ve MHP nin aldığı oy toplamı yüzde 43. İhsanoğlu'nun seçilebilmesi için tabandaki oyların tamamı yanında, AK Parti tabanından da epey oy alması lazım. Bu hiç de kolay görünmüyor. Daha güzel günlere kavuşmak umuduyla kalın sağlıkla... |
|
|
|