|
|
![]() Bu mücadelede Erdoğan'ın başvurduğu yol, büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının kendisini iktidardan devirmek için, ABD ve İsrail tarafından tezgahlanıp 'Fethullahçı paralel devlet' tarafından uygulanan bir 'darbe girişimi' olduğu iddiasını ortaya atmak oldu. 'Paralel devlet' iddiasının dörtbaşı mamur bir komplo teorisine dönüştüğü teşhisini, ilk kez 'Komplo teorisi zirve yaptı' (Zaman, 7 Ocak 2014) başlıklı yazımda yapmıştım. O günlerden başlayarak iddia ediliyordu ki 'milli orduya kumpas' kurup Balyoz ve Ergenekon davalarını uyduran 'Fethullahçılar'dı. KCK-PKK üyeliği iddiasıyla yargılananları onlar hapse attırmıştı. MİT müsteşarını onlar tutuklatmak istemiş, binlerce kişinin telefonlarını onlar dinlemiş, seks kasetleriyle politikacıları onlar teşhir etmişti. Paris'te katledilen üç PKK'lı kadın aktivisti onlar öldürmüş, 'Suriye Türkmenlerine yardım götüren' TIR'ları onlar aramak istemiş, hatta Uludere katliamını da onlar yapmıştı. Aradan geçen altı ayda söz konusu 'teori' gelişerek, memleketteki hemen bütün kötülüklerden Fethullah Gülen Hocaefendi ve onun esin kaynağı olduğu Hizmet Hareketi'ni ('paralel devlet'i) sorumlu tutar hale geldi; komplo teorisi zirveyi de aştı. Havuz Medyası, Danıştay cinayeti; Üzeyir Garih, Hrant Dink, Rahip Santoro suikastları ve Zirve katliamı dahil bütün suçları Hizmet Hareketi üzerine yıkma yarışına girişti. Mavi Marmara davasında İsrailli generalleri de 'Fethullahçılar' mahkum etmişti. Son olarak Erdoğan, Lyon'da yurttaşlara yaptığı konuşmada Lice'de bayrağı indirenin de yine 'Pensilvanya çetesi' olduğunu söyledi. Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasını örtbas için 'Fethullahçı kumpas' iddiasını kullanma 'aklı'nı (şimdilerde sütten çıkmış kaşık kadar temiz oldukları iddiasıyla ortalığı kasıp kavuran) Balyoz ve Ergenekon davası sanıkları ve savunucularından almıştı. Bu 'akıl' artık, ruhsatsız silah bulundurduğu, izinsiz ve küçük yaşta kadınları çalıştırdığı iddia edilen pavyon sahipleri tarafından dahi kullanılır hale geldi. (Bkz. 'Paralel iftirası pavyona düştü!' Zaman, 21.06.2014). Ne var ki, 'Fethullahçı paralel devlet' iddiasının ipliği hızla pazara çıkmakta. Bunun bir 'safsata' olduğunu ilk ilan eden eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk olmuştu (CNNTürk, 11.03.2014). AKP kurucularından ve eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, '17 Aralık'ın üstünün örtülemeyeceği'ni vurguladı (Aksiyon, 09.06.2014). AKP'nin eski İçişleri bakanlarından İdris Naim Şahin, gerçekte hükümetin Hizmet Hareketi'ne karşı bir kumpas içinde olduğunu ortaya çıkardı (Zaman, 21.06.2014). AKP'nin 2007 tarihli anayasa taslağını hazırlayan komisyonun başkanı Prof. Dr. Ergun Özbudun, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği son Abant Toplantısı'nda, 17 Aralık sonrasında hükümetin yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığının, '2010'da yapılan reformların hepsinin tersine döndüğü'nün altını çizdi. Başından itibaren büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını 'devletin vicdanı'nın yaptığını söyleyen (26.04.2014) ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu teşhisinde ısrarlı: 'Bu diktatör bozuntusu Erdoğan, çocuğuyla beraber rüşvet alan ve rüşvet veren konumundadır...' (T24, 23.06.2014.) Hizmet Hareketi'ne karşı girişilen, McCarthy'ciliğe parmak ısırtan cadı avına rağmen 'paralel devlet' iddiası hızla iflas yolunda. |
|
|
|