Teröre karşı sorumluluğumuz yok mu?
İstanbul Atatürk havalimanında 28 Haziran gecesi yine terör eylemi vardı! Birçok insanımız hayatını kaybetti, bir çok insanımız yaralandı! 

Atatürk Havalimanı'na giren ilk terörist ilk güvenlik noktasından geçemedi, ateş açtı. Polisin vurduğu terörist kendini patlattı. 2. ve 3. terörist de arka arkaya harekete geçti.

Sözün bittiği yer! Vefat edenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. 

Zulümlere, haksızlıklara, kan dökmeye, kavga çıkarmaya ve savaşla dünyayı kan gölüne çevirmeye engel olmanın en etkili formülü; el ele vermek, birlikte hareket etmektir. 

'Ben Türkiye'ye terör ihraç edeyim, onlar ne yaparlarsa yapsınlar' demek, terörü bilmemek, kötü niyetli olmak demektir. Bugün, kendi besledikleri terör, yarın kendilerini vurur! Bunun açık örneğini; Fransa'da, ABD'de, Yunanistan'da, Irak'ta, Suriye'de...ve dünyanın her hangi bir yerinde gördük ve görüyoruz! 

Teröre destek verenler, bu olaylara sessiz mi kalıyor?- elbette sessizler!- o zaman iş başa düşer; insan olan, gerçekten 'barış dolu bir dünya' isteyenlerin yan yana gelmesi, birlik olması ve elbirliği içinde tavır sergilemesi. 

Bu cennet vatanın ayağa kalkması, ilerlemesi, dışa bağımlılıktan kurtulmasını tarih boyu istemediler, istemiyorlar! Onun için çeşitli zamanlarda, değişik senaryolarla, ayağımıza çelme takma taktiği uyguluyorlar! Yapılan savaşlar, bu tür oyunların göstergesidir!  

Her birimiz toplum içindeyiz. Yani toplumun birer üyesiyiz. Toplumu bir gemiye benzetirsek; geminin çeşitli katlarında bulunmaktayız. Geminin su almaması için elimizden geleni yapmak zorundayız. Birimizin kusuru, ihmali ve geminin su almasına yönelik hareketi hepimizin boğulmasına sebep olur. 

Geminin; okyanusta salimen ilerlemesi önemlidir. Çünkü buz dağları önüne çıkabilir, fırtına, bora, tayfun gemiye zarar verebilir. Bunu iyi bilen bir kaptan yolcularının burnu kanamadan limana gemiyi yanaştırır. Gemideki yaramaz insanlara karşı hep birlikte cephe almak, geminin batmaması için elimizden gelen her türlü çalışmayı ve gayreti göstermek zorunluluğumuz vardır. 

Tarih milletin hafızasıdır. Tarih; iyi ve doğru bilindikçe, üstü örtülen bazı olaylar açığa çıkıyor, mağdur olanların mağduriyeti gideriliyor. Onun için Âkif şöyle der;

'Tarih tekerrürden ibaret derler/ ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?' evet, dediğimiz gibi tarih, insanların ibret alması, yanlışları varsa bir daha o yanlışlara girilmemesidir. Bir çeşit, pişmanlık, hatadan geri dönmek ve daha iyiyi yapmaktır.

'Ne yapar ederiz de, Türkiye'ye diz çöktürürüz! Nasıl bir politika izleriz de, Türkiye'yi içerde ve dışarıda küçük düşürür, yabancıya muhtaç duruma getiririz!...' hesapları yapılıyor! 

Aslında kardeş olmak, dostluk bağlarının pekişmesi için; felaket anlarını beklemeden, sıkıntılı olaylara sarılmadan, bunlardan medet ummadan mantığımızı kullanarak, kimselerin oyununa gelmeden, dini ve milli değerlerimiz istikametinde hareket etmemiz gerekmez mi? 

Türkiye, canla başla terörü bitirmek için her türlü mücadeleyi veriyor! Her gün bir kaç şehit vermemize karşın, birçok terörist etkisiz hale getiriliyor! Terörün yıktığı yerlerin onarılması için gece gündüz çalışılıyor!

'Ama neden terör bitmiyor?', 'Devlet terörde zayıf kaldı, gerekli tedbiri almıyor...' diyerek olumsuz bir hava estirmek yerine, 'ben ne yapabilirim? Ben, bu ülkeye hizmet için elimden ne gelirse yapmalıyım, yeter ki vatan gemisi su almasın' dememiz en doğru ve en mantıklı olanı değil mi?

 


2016-06-30