Korku Kültürü
Bizler, korkutmayı çok severiz.

Korkutmaktan zevk almak sanki genlerimize işlemiş.

Bu işe, önce kendi aile fertlerinden başlarız.

Çocuk daha bebekken ‘çis', ‘öcü' kelimelerini kullanarak korkutmaya başlarız.

Çocuğun aklı ermeye başlayınca, ‘tokatı yersin ha' ya da ‘beşkardeşle tanışmak ister misin?' diye korkuturuz

Okul çağına gelince de öğretmenle korkuturuz.

Düşünmeyiz ki çocuğumuz öğretmenden korkarsa okuldaki hali ne olur?

Okulda bazı öğretmenler, öğrencileri notla, disipline verilmekle korkutur.

Böylelikle öğrencilerin uslu olacağını hayal eder.

Büyüklerin korkutulması içinse daha başka yöntemler kullanılır.

Genelde siyasi rant peşindeki beceriksiz kadrolar bizi korkutmak için değişik yöntemlere baş vurdu.

O zamanlar solcular bizi ülkücülerle, sağcılar ise komünizmle korkuttu.

Türkiye'ye hiçbir zaman komünizm gelmedi ama yıllarca, ya komünizm gelirse diye korktuk.

Korku tüccarlığı yapan siyasiler seçim sandığına gömülünce boşuna korkutulduğumuzu bile anlayamadan korku kaynaklarımız değişmeye başladı, değişik şekilde korkutulmaya başladık.

İran'a benzemekle, laikliğin elden gitmesiyle, şeriatın geleceğiyle ve türbanla korkutulmaya başladık.

Bu amaçla çok kalabalık mitingler bile düzenleyip avaz avaz bağırdık.

Anayasanın değiştirileceği, yeni anayasa ile özgürlüklerin önünün açılacağı gündeme gelince korkutulma aracımız ‘diktatörlük' oldu.

Aslı astarı olmayan vehimlerle özel olarak seçilen kişilere TV kanallarında abuk sabuk sorular sordular. Bu sorulara verilen saçma sapan cevapları tekrar tekrar yayınlayıp bizi korkutmaya devam ettiler.

Korku o kadar ruhumuza işledi ki devletin imkânlarıyla belli mevkilere gelmiş bazı problemli memurlardan bile, işimizi bitirmez, oyalar, yarına bırakır diye korktuk.

Bu üçkâğıtçıların uygulamaları, 'bugün git yarın gel' şeklinde beynimizde yer etti.

Geçenlerde, bir grup hain beceriksizce darbe yapmaya girişti.

Bu hainler darbe yapmayı beceremediler ama jetleri alçaktan ve ses hızını zorlayan bir hızda uçurarak MİT, Emniyet Müdürlüğü, TBMM, Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve TÜRKSAT gibi yerleri vurdular.

Bunlarla da yetinmeyip üzerimize kurşun ve bomba yağdırarak bizi korkutmaya devam ettiler.

Çıkarları uğruna korku tüccarlığı yapanların korkularının ömür boyu sürmesini, kendilerinin ürettiği korku bataklığında boğulmaları dileğiyle kalın sağlıcakla.


Gürbüz BATTAL

 



2016-07-30