|
|
![]() İnsanın yaşamı, eğitimle şekillenir ve yine aynı şekilde eğitimle bozulur. Bu da demektir ki, karşılaştığımız doğru ve yanlış eğitimle meydana gelir. Bunu doğru anlayabilmek için olaylara yüzeysel bakmamak gerekir. Kendi ihtiyacını göremeyen! zavallı insanların koyduğu kurallar doğrultusunda işleyen hiçbir sistem, doğru değil ve doğruluğu da aklı başında olan insanlar tarafından savunulamaz! Aklı başında olan insanlardan kastım, aklını vahiyle şekillendirenlerdir. Bunun dışındakileri şahsen akıllı görmüyorum! Kastettiğim aklı başında olanlar, buraya kadar neyi anlatmak istediğimi anlayabilirler diye düşünerek, daha fazla detaya girmeden esas eğitimdeki çarpıklığa dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde ki mevcut eğitim sitemi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre işlevliğini sürdüren bir sistemdir. Aynı şekilde bu eğitim siteminin kendine has ‘Milli Eğitim Temel Kanunu' var. 14.06.1973 yılında kabul edilen bu kanunda, günümüze kadar bir takım değişiklikler yapılmış. Fakat mevcut eğitim sisteminin işleyişi ile ilgili en ufak bir değişiklik yapıl(a)mamış! Bu kanunun ilk maddesinin birinci fıkrasında '1. (Değişik: 16/6/1983 - 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek' yer alıyor. Bu maddede yer alan Manevi kelimesinin açıklığı yoktur. Karşılığı inanç olan bu kelimeye göre Devlet vatandaşlarının inancını koruyan ve geliştiren olmalıdır! Fakat bu inanç hangi dinin inancıdır? Hak olan dinin mi, yoksa Batıl olan dinin inancı mıdır? Atatürk'ün ilke ve düşüncelerine göre hangi dine mensup olursa olsun bunu geliştirmek doğru değildir! Çünkü 'Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır' sözünü söylemiştir. Sadece bilim ve aklı baz alan bir düşünce(insan) vahyi geri planda bırakarak varlığı ile çelişen iş yapmıştır. Dünyaya imtihan için geldiğine inanmayan bir insan için bu sistem anlayışı çok normaldir. Fakat hem imtihan için geldim deyip, imtihanı yapanın kuralları yerine kendi kuralları ile imtihan olacağını zannedenler, zavallıların ta kendileridir! Yaratanın yok sayıldığı bir eğitim sisteminde, inandım diyen halkı kandırmak için sözde inançla ilgili maddeler yer almaktadır. Bu maddeler Yaratanın kuralları yanında yok hükmündedir! Çünkü Yaratan, göndermiş olduğu insanlık rehberinde ‘Hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını' buyuruyor. Hiçbir şeyin eksik kalmadığı İlahi Anayasada!, birilerinin çıkıp eksik varmış gibi, bu sistem bu şekilde olması lazım demesi neyi ifade eder? Atatürk 1924 yılında yaptığı bir konuşmada "Dünya yüzündeki her şey için, maddî ve manevî her şey için, yaşam için ve başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, tekniktir. Bilimin ve tekniğin dışında yol gösterici aramak, düşüncesizliktir, bilgisizliktir, yanlıştır." demiştir. Oysa insanlık için tek yol gösterici rehber, Yüce Yaratıcı tarafından Kur'an-ı Kerim ve onu bizzat yaşayan Sevgili Peygamberimizin (Sallahu Aleyhi Vesellem) yaşayışıdır. Bunların dışında yol aramak ne kadar akıllılıktır? |
|
|
|