Ustalık dönemi, peki ya sonra?
Toplumların veya ülkelerin gelişmesi ilerlemesi her şeyden önce zihinlerde ortaya çıkan fikirlerin serbestçe ifade edilebilmesine bağlıdır. Çünkü yaşadığımız evrende her şey öncelikle düşüncede var edilir, bu evrensel bir doğa yasasıdır. Düşüncede var edilmeyen hiçbir şey fiziki olarak var olamaz ya da gerçekleşemez. Bilim, sanat, spor, siyaset, teknoloji, felsefe, hukuk, ekonomi hiç fark etmez her şey ama her şey önce fikir olarak ortaya çıkar veya çıkmak zorundadır.

Bu nedenle ortaya çıkan fikirlerin diğer insanlarla paylaşılması o fikrin gerçekleşmesinin en önemli olmazsa olmaz aşamasıdır. Bu çerçeveden bakıldığında 'ifade özgürlüğü' tüm toplumlar için hayati önem taşımaktadır. Öncelikle bu gerçeğin içselleştirilmesi gerekir.

Ülkemiz özeline gelince, aslında bana göre ifade özgürlüğü konusundaki karnemiz hiçbir ciddi anlamda geriye gidildiğini göstermektedir. Akademisyen, gazeteci, yazar, fikir insanı kim olursa olsun herkesin bugün düşüncelerini ifade etme konusunda çok ciddi bir baskı hissettiği açıktır. Gerçekleştirilen somut uygulamalar özellikle son birkaç yıldır aydınlar üzerinde çok ciddi bir oto-sansür sürecinin yaşanmasına neden olmuştur/olmaktadır. Fikirlerin baskı altına alınması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması bir toplumun hayat damarlarının kesilmesi anlamına gelecek kadar önemlidir.

Türkiye gibi devasa bir ülke yönetimini üstlenmiş olan siyasilerin en başta her türden öneri ve eleştiriye açık olması, her fikri dinlemesi gerekmez mi? Bizler millet olarak en ileri ve çağdaş uluslarla yarışma ve onların her anlamda düzeyini yakalama sevdasıyla yaşamıyor muyuz? Fikirlerin baskı altına alındığı böylesine bir ortamda bu nasıl gerçekleşecektir, buna inanmak gerçekten çok zor.

Fikirlerin baskı altına alınma zincirinin en son halkasını gazeteci Can Dündar'ın Milliyet'teki görevine son verilmesi oluşturmuştur. Bu konuyla ilgili tarafların açıklamalara bakıldığında çok farklı söylemler ve büyük bir kargaşanın var olduğu ortaya çıkıyor. Bu her zaman böyledir zaten ve olayın gerçek yüzü mutlaka zamanla ortaya çıkacaktır.

Burada asıl altının çizilmesi gereken konu, mevcut hükümetin Ustalık Dönemi olarak isimlendirilen bu süreçte hükümet edenlerin öncelikle söylemlerinin daha sonrada uygulamalarının diğer dönemlere göre çok ciddi ölçüde değişmesidir.

Bilindiği gibi ustalık dönemi, ustanın en gerçek maharetlerinin, fikirlerinin ve politikalarının uygulanma dönemdir. Öyle ya acemilik, çıraklık dönemleri bitmiştir. Usta artık yerini sağlamlaştırmıştır, kendinden çok daha emindir, çok daha güven duyar kendisine ve gerçek fikirlerini, politikalarını uygulama zamanı gelmiştir. Usta her şeyi çok iyi bildiği için artık kimseyi dinleme, kimseden görüş alma ihtiyacı hissetmez buna gerek de yoktur her şeyin en doğrusunu o bilir ve uygular ...

Benim aklıma takılan asıl soru şu; Ustalık döneminin bir ileri aşamasını bilen var mı? Ben düşündüm bulamadım doğrusu, bilen varsa öne çıksın lütfen...

Prof. Dr. Mustafa EROL

https://twitter/profmustafaerol

http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol/ 

2013-08-04