Gezi Eylemleri sonucu 'Y kuşağı dedikleri işte bu gençler olmalı' ifadesi ile methiye dizilen, en son ODTÜ'de başgösteren ‘anarşi' ortamlarında ön planda gördüğümüz gençlik güruhunu psiko- sosyo -ekonomik açıdan incelemelerimi, tespit ve görüşlerimi kısacası görünen o gençliğin görünmeyen yüzünü sizlerle paylaşacağım.

Öncelikle bu gençliği üç kategoride incelememiz mümkündür. İlki her çeşit eylemde provakatif olarak ön saflarda boy gösteren, polisle vb güvenlik güçlerle bizatihi çatışma içerisine giren, maşanın uçları olarak addebileceğimiz, aslında gençlik güruhunun içinde yer alan en acınası en acziyetine sahip gençlerdir. Bu gençlerin pek çoğu ‘parçalanmış aile ya da aile içi şiddet ve istismar mağduru' konumundadır.

İkinci husus ise anne baba sevgisinden ilgisinden mahrum, aile kavramından bir haber şekilde büyümüş olmalarıdır. Pek çoğusu yoksul aileden gelen bu gençlik aile içi baskı ve sorumsuzlukla birlikte toplum nezdinde de ötekileştirilme, hor görülme gibi durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Devam ediyorum.Yine bu gençlik ‘yaşamış oldukları problemli bir aile sendromunu' gerilmiş yayın oktan çıkması gibi  üniversite ortamı ile birlikte sosyalleşme, çağdaşlaşma adı altında, alkol ve madde kullanımı ile kolay ve de maliyetsiz bir şekilde tanışmışlardır. Bu tanışma marjinal gruplar, özgürlük ve çağdaşlık adı altında ahlaksızlığı düstur edinen vakıf ve derneklerde, finansal eksikliklerini rahatla giderebildikleri aynı zamanda gençliklerinden vazgeçtikleri ortamlar ile olmuştur.

Tattıkları geçici lezzet ile bir nevi beyinleri uyuşturulan bu gençlik, manevi alt yapıdan yoksun oldukları için İslamdan uzak bir hal ve hareket içinde rahatlıkla konumlanmışlardır. Ayrıca bu profildeki gençlikte kültür çatışmasından doğan kimlik ve kişilik bunalımını da görebilmekteyiz. Pekçoğusu güzel olmadıkları kompleksinden dolayı yakışıklı paralı erkek, tam tersi durumda da güzel kadın vaadi ile kandırılmışlardır. İdeolojiyi ise madem biz ezildik herkes ezilsin zanneden bu gençlik, şiddet ortamında yetiştiklerinden dolayı vandallaşmaya müsaittirler. Ayrıca çoğusu komplekslidir. Çok çocuklu ailede yetişen bu gençler Anadolunun ücra köşelerinden, büyük şehirlere gittikleri için mekansal travmalarıda söz konusudur. Sloganları ezberlemekte güçlük çekerler,g enelde kağıttan okurlar..

Bu marijinal gençliğin ikinci halkasını ise, ‘savundukları ideoloji veya siyasi düşünceleri atadan miras kalanlardır'. AK Parti düşmanlığından kaynaklanan benzerlikleri aynı çatı altında birleşmelerini kolaylaştırmıştır. Bu gençlik halkası organizasyon, metin ve slogan hazırlama, insanları galeyana getirme gibi işlerle meşguldürler. İlk halkaya nazaran ekonomik açıdan rahattırlar. Ya ailenin tek çocuğu ya da ilk çocuğudurlar. Ergenlik döneminde travma yaşamışlarıdır. Yukarıda bahsetmiş olduğum gençlikten en belirgin sosyoekonomik şartları ne olursa olsun devrime olan inançları aile boyu olmazsa olmazlarıdır. Bu yüzden marşları ve sloganları ezbere bilirler ve kağıttan okuma gereği duymazlar

Son olarak üçüncü gençlik profilini ise bu güruhun en edepsiz, en hayasız tiplerini 'con conları, tikicanlarını oluşturmaktadır. Bu gençler genel itibariyle özel üniversitelerde okumaktadır, Iphone telefonu, altında arabası olan her türlü ahlaksızlığı ve edepsizliği kominizm de bulan bundan dolayı dine düşman olan, kargaşadan maksimum düzeyde istifade etmenin gaayretinde olan grub, halkanın en ahmak üyeleri konumundadır.
İşte övgü ile bahsettikleri 'Y' kuşağı dedikleri gençliğin görünmeyen yüzü.Düşünme adına artık çok mu geç ? Ne dersiniz?