Hoca Efendi’den Farklı Bir Hamsi Tarifi
   Çok şükür balık sezonu açıldı. Allah'a şükürler olsun ki denizlerimiz balık kaynıyor. Balıkçı tezgâhlarının albenisi oldukça yüksek... Tezgahların önünden geçerken gözlerimiz önce hamsiyi arıyor. Hamsi bizim için vazgeçilmezdir. Nesi yapılmaz ki hamsinin? Izgarası, tavası, fırını ve buğulaması... Fakat inanın hiç duymadığınız hamsi tarifleri de var. Bu gün işte o tariflerden birinden bahsedeceğim. Fakat önce müsaade edin bir iki laf edelim.

       Büyük insanların hayat hikayelerini okumak aynı zamanda bir motivasyon metodudur. Çünkü onlar, feleğin çemberinden geçmiş, zorlukları yenmiş nadide insanlardır. Hayat hikâyelerinin pek çok karesi keşfedilecek formüllerle doludur. İster Batıdan isterse Doğudan olsun, herhangi bir Bilim Adamının hayat hikâyesini okuyun, çevirdiğiniz her sayfada bir inci tanesi ya da elmas bulmanız her zaman muhtemeldir. Einstein, Bohr, Edison, Newton ve daha nice Batılı Bilim Adamı, başarı merdivenini tırmanırken aklımıza gelmeyecek sayıda pratik yol keşfetmiş ve zorluklarla mücadele etmesini bilmiştir. 

Einstein'ın ilkokul yıllarında iki okuldan kovulduğunu ve son kovulduğu okulun müdürünün babasına,
'Senin çocuğun aptal!' dediğini okuyup (TÜBİTAK yayınları 'Dünyayı Değiştiren Beş Denklem' isimli kitap) hayrete düşecek ve fakat bu gün yere göğe sığdırılamaz bir Bilim Adamı oluşunun arkasındaki sırrı tefekkür edeceksiniz.
        Edison'un ampulü keşfi sırasında 2000 civarında yanlış deney yapmasına rağmen yılmayışına hayret edecek ve 'Ben iki bin tane yanlış deney yapmadım sadece iki bin yolla ampul yapılamayacağını öğrendim.' sözleriyle ayrı bir tefekkür boyutu yakalayacaksınız.
        İmam-ı Gazali hazretlerinin 53 yıllık ömrüne, bine yakın kitap sığdırmış olmasına şaşıracak, her bir ömür gününe 18 kitap sayfası düştüğünü hayretle okuyacaksınız. Bilgisayar, daktilo gibi imkânların olmadığı, kırtasiye imkânlarının ise kıt olduğu o günlerde Gazali hazretlerinin böyle devasa eserlere imza atmış olması bizim için ne güzel bir örnektir. Artık bunu okuyan birinin 'Zor!' demesi ya da zorluklardan bahsetmesi ne kadar mümkün olabilir.

        Narin su damlacıklarının, mütemadiyen damlaması ile taş gibi sert bir maddeyi deldiğini gören ve bu hadiseden ibret alan Şihabüddin el Askalani hazretlerinin o günden sonra başarıya ulaşması ve daha sonra tarihe İbn Hacer(taşın oğlu) namı ile ün salması güzel bir misaldir. İşte o zatın kırılma noktası, zora mağlup olduğu bir vakitte, dinlenmek için mola verdiği malum kuyu başında olmuş ve motivasyonunu taştan almıştı.

        Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin 'Marifetname' isimli eseri hala çok okunan kitaplar listesindedir. Astronomiden, tıp ilmine, matematikten, dini ilimlere hatta burç ilimlerine kadar her sahada bilginin yer aldığı muteber bir eserdir Marifetname. Öyle ki yetiştiği ilim ocağına yıllarını veren İbrahim Hakkı hazretleri bir yerde şöyle diyecektir. 'Gökteki yıldızları, Tillo'nun sokaklarından daha iyi tanırım.'

   Ülkemizin mümbit toprakları halen büyük insanlar yetiştirmektedir ve bunlardan biri de hiç kuşkusuz Fethullah Gülen Hocaefendidir. Erzurum'un Korucuk köyünde dünyaya gelen Gülen, daha çocuk yaştayken kendini belli eder. Kur 'anı dokuz yaşındayken ezberler ve aynı yıllarda, hayvanları otlattığı meralarda geleceğin başarı kolejlerinin hülyalarını kurar.

        Fethullah Gülen Hocaefendi, yıllarını eğitim-öğretim hizmetlerine adamış, güzel talebeler yetiştirmiş örnek bir insandır. Onun zengin arşivinin fark edilmesi, Kestane Pazarında 'Küçük Kulübesine' sığdırdığı Küçük Dünyasıyla başlar. Küçük kulübeden büyük ideallere uzanan bir yoldur bu. Yunus Emre'nin, 'Bu yol uzundur, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin sular var...' şiiri onun yürüdüğü yolu çok iyi tarif eder. Ardından onu, Bozyaka Yurdunda hayalini kurduğu okullarının provasını yaparken görürüz. Daha sonra Türk insanının ufkunu açan Kolej hizmetleriyle tanırız. Bu Kolejler; insanımızın makûs talihini değiştiren, ona özgüven kazandıran, Ülkemize çağ atlatan okullar olmuştur. Bakanlık Müfettişlerinin tekrar be tekrar takdirlerini kazanan bu okullar, ÖSS ve SBS sınavlarında ipi göğüsleyen, UNESCO'nun Uluslar Arası Bilim Olimpiyatlarında Madalyalar toplayan, Doğusuyla Batısıyla eğitim seviyemize çağ atlatan okullar olmuştur.

        İşte bunca başarının arkasında bir de ilginç bir formül vardır. Demiştik ya onların hayat hikâyelerini okurken, sayfalar arasında her an bir inci ya da elmasla karşılaşabilirsiniz diye. Alın size elmas değerinde bir formül: Mütevazı insanın yıllar önce talebelerine verdiği bu ilginç formülü, gene O'nun talebelerinin ağzından dinleyelim: 'Hocamız bir gün bize dedi ki: 'Size farklı bir hamsi tarifi vereyim mi?' tabi bizler şaşırmıştık. Çünkü onun elinden çok kez yemek ve tatlı yemiştik lakin bir de hamsi tarifi mi var diye merak ettik. Fakat tarif, hiçte tahmin ettiğimiz türden değildi. Hocaefendi bu ilginç hamsi tarifini şöyle açıkladı: 'Hamsinin H'si Hedeftir. Hedefi olamayan çalışma neticesizdir. A'sı Azimdir. Azim olmadan hiçbir işin üstesinden gelinmez. M'si Mücadeledir. Zorluklarla mücadele etmeden hedefe varılmaz. S'si Sebat etmektir. Zoru görüp teslim olmamak gerekir. İ'si İradedir. İrade insanı, kontrolü hiçbir zaman kaybetmez, planlı iş yapar ve ne yapar eder başarıya ulaşır.' Ne diyelim bu farklı Hamsi tarifini duyunca şaşırmıştık fakat Hocamızın latifeli nüktesinden çok dersler aldık.


2013-09-24