Nefsin Şeytan Sofrası
Yaratılıştan günümüze kadar insanlığın en büyük mücadelesi çıkar çatışmalarıdır. Çıkar çatışmalarının tarafları, iyiler-kötüler, haklılar-haksızlar, doğrular-yanlışlar gibi tasnif edilmeye çalışılsa da tasnifi yapanlar kendi zihniyetlerine ve çıkarlarına göre çatışmayı devam ettirmişlerdir... Arzulanan, 'Doğrunun yanlışa galip gelmesidir' mantığı ile hareket edilmesine rağmen, iyinin ve kötünün kim olduğu üzerine insanlar arasında bir mutabakat sağlanamamıştır. Gücü elinde tutanların nefsanî arzularına göre iyiler ve kötüler tasnif edildiği sürece de mutabakat sağlanmasının mümkün olmayacağı görülmektedir.

Bizim, bin yılı aşkındır dillerimizde dolaşan birçok atasözleri bulunmaktadır.

Söz gümüş ise sükût altındır' / 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın'

Bu sözler, gücü elinde tutanların çıkarları doğrultusunda yüklenen anlamlarıyla değer kazanmış ve kazanmaya da devam etmektedir. Bu sözlere, asıl sahiplerinin yüklediği anlamların insanlığı doğruya yönelttiğinden ve yönelteceğinden kuşku duymasak bile günümüzde, NEFSİN ŞEYTAN SOFRASINDA oturanların yüklediği anlamlar ile insanlığın şer'e yöneltildiğini de görmezlikten gelemeyiz.

Ne derler 'Her doğru yer yerde söylenmez'

Peki, nerede söylenir? Zaman zaman bu sorunun cevabı bulunmuş ama istikrar hiçbir zaman sağlanamamıştır.

İnsanoğlu bu tür atasözlerini hep kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayıp etkilediği toplumlarda da çıkarcı bir zihniyet altyapısının oluşmasına neden olmuşlardır.

Birileri çıkmış zaman zaman 'Susma sustukça sıra sana gelecek' dese de toplumu kendi çıkarları doğrultusunda sürüklemeye çalıştığı gözlemlenmiştir.

Acıyı, gözyaşını, haksızlıkları görmelerine rağmen insanlarımız duyarsız olmakta ve 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' diyerek ya korkularını, ya çıkarcılıklarını, ya da bencilliklerini ortaya koyarlar.

Etrafına zulüm saçan zalime karşı suskun kalıp 'Benden uzak olsun da cehenneme direk olsun' dedikleri zamanlar da olur. Kendi yaşamları için başkalarının yaşamlarını hiçe sayarlar.

Bütün bunlar kendi başlarına geldiğinde ise 'Yaşama hakkı istiyorum' diyerek bağırmaya başlarlar.

Halkın nabzını tutabilen ilçemizdeki, birçok yönetici, yazar ve siyasetçilerin eylem ve söylemlerine bakıldığında kimin doğru kimin yanlış söylediğini çözebilmek mümkün olmuyor. Herkes kendi çıkarları ve zihniyetleri doğrultusunda hareket ederek halkı etkilemeye çalışıyor. İlçe halkımızı mutsuz eden o kadar sorun ve bu sorunların muhatabı makamlara karşı suskunluklarını sürdürüyorlar.

Ancak kendilerine dokunulduğunda Ben... Ben... Ben... diyerek ortaya çıkıp ahkâm kesmeyi çok iyi beceriyorlar.

Sözün özü; İnsanoğlu, NEFSİN ŞEYTAN SOFRASINDAN kalkıp, İnsanın insan hayatını yaşanmaz hale getirme lüksü olmadığı gibi, nefsiyle işlediği bunca rezilliği de başkasına yükleme lüksünün olmadığının bilincine erişip, İRADENİN RAHMETİYLE ISLANMAYI öğrenmelidir.

ALLAH'A EMANET OLUN


2013-10-09