Erkeklerin örtünen beyinleri...
ASLINDA MESELE  BİZ KADINLARIN ÖRTÜNEN BAŞLARI DEĞİL, 
SİZ BEYLERİN ÖRTÜNEN BEYİNLERİDİR


Yaşam Yüce Yaratan tarafından gümüş bir tepsi içerisinde yeryüzünde her canlıya sunulmuş bir inci tanesi misalidir.

Biz insanoğluna yaşam hakkımız tekrarı olmayacak şekilde bir kez verilmiştir. Sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya için Yüce Allah Büyük Kitabı Kur'an-ı Kerim'i indirmiştir.Kur'an-ı Kerim aslında müthiş bir öğretidir .

Yaşamın ve insanoğlunun temel iki ögesi olan kadın ve erkek gerek dinimizin gerekse var olan hukuk sistemleri içerisinde insan haklarına dayalı olarak ilişkilerini yürütmelerini sağlamak, omuz omuza bu yolda yürümek yerine tarih boyunca birbirlerine rakip olmayı prensip edinmişler.

Her iki cins kendilerine bir takım üstünlükler icat etmişler. Oysa ki üstünlük imandadır.Üstünlüklerimizin ardından koşmak yerine farklılıklarımızın ardından gidilse hayat belki de her iki cins için daha yaşanabilir olacaktır. Birbirimizin eksiğini gidermek yerine eksiği daha da büyütüyorsak o zaman ne dmokrasi ne de insan haklarından söz edilebilir.

Bir süredir basın, medya ve halk Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Milletvekillerinin örtünmesini tartışıp durdu. Herkes bir şeyi göz ardı etti. Kadın, kadın olmasından önce bir insandır ve bu insanın yaşam ile ilgili tercihleri vardır.İster milletvekili olsun ister işçi olsun isterse ev hanımı olsun örtünmek yada örtünmemek kadının tercihidir.

Dünyaya bir kez geliyorsunuz ve birileri sürekli olarak sizin adınıza karar veriyor. Biz kadınlar erkeklerin nasıl giyinip giyinmemesi yönünde karar vermiyor iken, erkeklerin karar vermek istemesi yönünde ki ısrarları ne anlaşılabilir ne de kabul edilebilir bir durumdur.

Kadın hayata bir kez geliyor ve nedense eril toplumun erkek fertleri nasıl yaşayacağına ve nasıl giyineceğine karar veriyor.

Beyler özellikle sizlerin atladığı bir husus var ki biz yaşamımızı sizin doğrularınıza göre değil aslında inancımızın doğrularına göre yaşarız. Bizler başımızı açarken de örtünürken de ne ticari kaygılara ne de alabileceğimiz kadrolara göre karar veririz.İçimizden gelen ses ve kadınlık duygularımız tercihlerimizi yönlendirir.

Yine bizim toplumumuzun erkeklerinin çok önemli bir sorunu daha olduğunu düşünüyorum. Bizim erkeğimiz kendi düşünce, yaşam şekli ve inancını tek başına fert olarak göstermiyor.Biri ne kadar laik olduğunu göstermek için eşinin başı açık olduğunu gösteriyor diğeri ise ne kadar inançlı olduğunu eşinin baş örtüsü ile gösteriyor. Elbette bu sözlerim genel ifadelerdir her erkek için böyledir demiyorum ama bu önemli gözlemimi de siz okurlarla paylaşmak istiyorum.

Günlerce basın ve medya da kadının milletvekillerinin örtünmesi tartışıldı.Siyasi partiler birbiri ardına demokrasi açıklamaları yaptılar.Gazeteler sayfa sayfa yazdılar.Herkes demokrasiden bahsetti ama hala demokratik olmayan siyasi partiler yasası yada seçim yasasından bahsetmedi.

Siyasi partiler dahil hiç kimse kadın siyasette neden yerini bulamıyor diye bir açıklama yapmadığı gibi liderlerin hiç birisi de siyasette kadının yerini bulması için seçim yasası ve siyasi partiler yasasını yeniden düzenlemeyi gündeme getirmedi.Kadınlarımıza eşit temsil hakkını vermeliyiz çünkü  demokrasi, insan hakları ve uluslararası normlar bunu gerektiriyor demediler. Daha önceki seçimlerde listelere lütfen bir  göz gezdirin. Kaç siyasi parti listelerinde birinci sırada kadın adaylara yer verdi. Bugün kadınlar aday adaylığı başvurusunda ki en büyük endişesi ise toplumun kadına adaylara vitrin gözü ile bakmasıdır.

2011 yılı genel seçimlerinde aday adayı olmuş bir kadın olarak gözlemlerim ise siyasi parti başkanlarının ve parti yönetimlerinin çok da demokratik olmadıklarıdır. Gerçekten demokratik olsalardı adayları belirlemede  karar verilirken belirleyici unsur parti başkanları değil toplum olurdu. Aday olarak listede yer almak isteyen aday adayları  parti başkanına kim yakındır ve beni kim listeye aldırtabilir  düşüncesi ile tabiri caiz ise torpil peşinde koşmazlardı.

Bir kadın aday adayı iseniz önce bulunduğunuz yerdeki parti teşkilatına kendinizi kabul ettireceksiniz.Erkek adaylarda sadece erkek olması yeterli iken, kadın adaylarda mezuniyet durumundan tutunda mesleki yaşamınızda ki kariyer sürecine kadar bakılır. Hatta evli iseniz eşinizin demokrasi anlayışından inancına kadar herşeyi sorgulandığı gibi eşinizin mesleki kariyeri yada ticari yönü de sorgulanır. Bekar bir hanımsanız şansınız yok denecek kadar azdır. Erkek aday adaylar için bu süreci asla göremezsiniz. Üstelik bu süreç partilerin merkez yönetimlerinde adaylar belirlenirken de ne yazık ki uygulanır.

Bulunduğunuz kentte parti yönetimi sizi kendilerince sorguladıktan  sonra ardından sessiz bir fısıltı duyarsınız çok fazla akıllı da olmasın yönetemeyiz. Taşra parti teşkilatlarında siyasetin nasıl yürütüldüğünü hepimiz az çok biliriz bu yapı içerisinde kadın olarak kendinizi kabul ettirmeniz çok zordur. Çünkü yönetim erkektir ve ahbap çavuş ilişkisi üst düzeydedir.

Aday adaylığı başvurusu yaparsınız parti yönetimi erkek ağırlıklı olduğu gibi parti başkanlarıda erkektir. Listelerde kadına yer verilir ama eşit olmasa bile eşite yakın bir temsil hakkı  tanınmaz.

Siyasi partiler, biz kadınların örtünmedeki demokrasimizi tartışmak yerine önce parti yönetmede ki demokrasi anlayışlarını tartışmalıdırlar. Aday adaylarının yolunu liste belirleyen parti başkanları ile kesmemelidirler. Yerel seçimler öncesi siyasi partiler yasası ve seçim yasasına ilişkin düzenlemeleri yapmalıdırlar.

Yani beyler, biz kadınların pantolan giyip giymemek yada başımızı örtüp örtmemek noktasında karar verici olmak  yerine, öncelikle kendi beyninize çeki düzen vermelisiniz. Bizim başımızı örtmemiz, pantolon giymemiz ne bilimi ne irfanı ne de demokrasiyi örter. Hala yol arkadaşınız olan kadınlara siyaset ve diğer alanlarda insanca yaşama hakkını engelleyen tavırlar içindeyseniz aslında mesele bizim örtünen başımız değil, sizlerin örtünen beyinlerinizdir.

Lütfen ellerinizi, dillerinizi kadınlarımızın pantolarından, başörtülerinden bir an önce çekiniz. Emin olunuz artık çok sıkıldık.

İlim, bilim, sanayi, teknoloji ve insan hakları konusunda koşar adımlarla ilerleyen bir dünyaya bu tartışmalarla yetişemeyiz...


2013-11-06