Eski Zaman
Eski zaman deriz ya bazen. Hani o eski ekmek kokusu, domatesin tadı nerede.Bir gün semt  pazarda domates almaya çalışan Ayşe teyze-Tezgahtar gence "Domatesler neden eskisi gibi kokmuyor evladım" diye sormuş. Tezgahtar genç "Teyze bak ekmek fırını şurada. Ekmek kokusunu alabiliyor musun?. Hayatın tadı kalmamış ki, hiç bir şeyde de tat kalmamış. Domates nasıl  eskisi gibi koksun?." Ayşe teyze sorusuna cevap bulmuş. Ve hak vermiş tezgahtar gence..

Eski Türk filmlerine özlem de galiba bu yüzden...Türkan Şoray, Kadir İnanır'ın başrollerini paylaştığı "Selvi boylum alyazmalım" unutamadığımız bir filmdir..Nasıl unutulmadı da hala defalarca izlenebiliyor...
Şimdiki filmlerle kıyasladığımız zaman, samimi ve gerçek duyguların ön planda olduğunu anlarız. Hani nerede gerçek duygular..Bir anne iki aylık bebeğini evde ölme terk edebiliyorsa annelik kadar kutsal bir değerin de duygusuzlaştığını görmek tedirgin verici bir boyut kazanmış olmuyor mu?..

Zaman akıp giderken, samimİ duygular, gerçek dostlar, dürüst arkadaşlar, hangi yollarda, gemilerde kaldı. Belki de şarkılarda, şiirlerde, kara  trenlerin vagonlarında unutuldu? Kavuşamayan aşıklar vardı hani. Bir Leyla ve Mecnun. Neden hala dillerde dolanır ki o iki sevgili. Var mı şimdi  o aşkların emsali?  Eski bir şarkı dinlediğimizde, şimdiki şarkılardan çok daha farklı  olduğunu anlamak  da zor değil. Bir bütünlük hakim eski şarkılara. Gerçek duygular yansıtılmış. Adeta aynada yüzünü görmek kadar ciddi, duygular yaşatılmış eski olan herşeyde. domatesin bahçeden yeni koparılmış mis kokusu gibi...

Eskiler de, doğallık, hakimdi heryerde ve herşeyde. Acaba aradığımız, kaybolmuş gerçekler doğallıkta mı gizlenmişti?  Şimdi; sahte yüzleriyle selam veren dost sandığın kişi arkadan kuyu kazan düşmanın oluveriyor. Selahattin Özdemir, ne kadar da doğru söylemiş.! "Bir yanda dua ediyorlar. Bir yanda günah işliyorlar. Bir ağlıyorlar bir gülüyorlar. Ben insanları tanımaz oldum" İnsanları tanımak artık zor..Kimileri, kendi menfaatini düşünerek başkasını ateşe itebiliyor.
maskeler arkasında gizlenerek, yalanı hayat felsefesi haline getirebiliyor..,  "Dindarım" diyerek  halkı yanlışlara sürükleyenler de az değil. Uyanık olmak gerekiyor. Bu hayatta, uyutmaya çalışanlar çok.

Oysa ki biraz  merhamet ve vicdan muhasebesi yapmak, yanlış adımlara engel olur.. Dinimizin emir ve yasaklarına uygun yaşamak pek çok sorunu aşmaya çare değil mi?. En büyük amacımız Allah'a kul olmak değil mi? Fani dünya, biz aciz kullarız. ölümlüdür her insan, ben ölmem diyebilecek insan var mı? Ölümsüzlüğün çaresini bulan var mı?. Madem ki öleceğiz. Beyaz kefeni giyeceğiz. Ölümün hayırlısını nasib etsin Rabbim... Hz Hüseyin'i "kerbelada" bir damla suya hasret bırakarak şehid edenler. Dünya menfaati için değilmiydi. Ebedi cehennemi göze alarak o zulmü yapanlar. Rabbim hiç kimseyi, düşmanımı dahi şeytana uydurmasın, korusun, cümlemizi hidayete erenlerden eylesin .

Muharrem ayınız mübarek olsun...

2013-11-07