Doğuda Bir Dershane Hikayesi
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde on beş yıl vazife yapmış biri olarak bir kanaatimi paylaşmak istiyorum. 1990 yılında Ağrı, Bingöl, Muş ve diğer komşu illeri gezerken zoraki şartların eğitime nasıl yansıdığını görme fırsatım oldu.

Oralarda kışın kapanan yollar, öğretmensiz okullar, kerpiç duvarlı sınıflar ve imkânsızlıkların belirlediği hayatlar gördüm. Ayrıca o yıllarda bu illerin sınavlarda ismi cismi duyulmuyordu. Başarısızlığın tek faktörü elbette şartlar değildi. Yıllarca sürgün beldesi olmuş bu illerde, ideolojinin küçük beyinlerdeki tahribatı da en az o kadar etkiliydi.
Fakat şimdilerde Doğu ve Güneydoğu illerimizde bir başarı serüveni yaşanıyor. Bir dönem Ağrı ilimiz SBS sınavlarında başı çekmişti. Peki, ne değişti de bu gelişmeler yaşanıyor? Nedir Doğu illerimize çağ atlatan unsur? İsterseniz bu olguya küçük bir hatıra aktararak başlayalım. 1992 senesinin bir kış akşamı, Van'da bir özel eğitim kurumunun öğretmenleri yurt salonunda oturmuş çaylarını yudumluyordu. Kurumun onursal başkanı Cemil Cüneyt Bey'di ve öğretmen arkadaşlarına bir teklifte bulundu. 'Hakkâri de bir dershanemizin bulunmayışı beni çok üzüyor. Şimdi orada bir şube açalım desem ne dersiniz?'

İnanın orada bulunan öğretmenler hiç düşünmeden 'Evet' dediler. Çünkü onlar, kalbi Allah sevgisine kenetlenmiş, hizmet aşkıyla yanıp tutuşan, bıyıkları yeni terlemiş yiğitlerdi. Salonda öyle bir hava oluştu ki öyle inanıyorum, melekler o yiğitleri saf tutup alkışlamışlardı. Çünkü gidip bir daha dönmemek vardı bu işte. Netice olarak o gece karar alındı ve gözü kara beş öğretmen sabahın seherinde yola çıktılar. Onlardan ancak bir hafta sonra haber alındı. Mütevazı bir bina kiralamış ve çalışmalara başlamışlardı. İlerleyen günlerde dershane açıldı ve tahmin edilen sancılar yaşanmaya başladı. Dershanenin mahiyetini anlamayan bazı kişilerden tehdit mektubu aldılar önce. Sonra bir gece yarısı faili meçhul bir el tarafından dershanenin camları taşlandı. Bina sahibi vazgeçmek istedi bir dönem fakat öğretmen arkadaşlar çalışmalarına yılmadan devam ettiler. Bir ara Van'a geldiklerinde Cemil Cüneyt Bey, 'İsterseniz dershaneyi kapatıp dönün, sizler bize anne-babalarınızın emanetisiniz. Bu işi zorlamaya gerek yok!' dedi. Cevap malumdu; 'Bizler buraya dönmek için gelmedik!'

Bir yıl sonra taşlar yerine oturmuştu. Arkadaşlar beraberinde öğrencileriyle geldiler. Van kalesi ve tarihi mekânlara kültürel bir gezi düzenlemişlerdi. O ilk öğrencilerden bazıları Tıp Fakültesi, bazıları Mühendistik ve bazıları Hukuk fakültelerini kazandılar. Fakat yıllar sonra ben o ilk beş öğretmeni hatırlıyor, aziz hatıralarının önünde hürmetle eğiliyorum.

İyi ki gidildi, iyi ki birileri bunun sancısını çekti ve şimdi oralarda, eğitim yarışında batısıyla güneyiyle at başı giden müesseseler var. Doğu insanı civanmerttir. Yapılan iyiliği takdir etmesini bilir. Geçen sürede Allah rızası için hizmet eden bu gönüllü öğretmen kadrosunu takdir edip bağırlarına basmasını bildiler.

Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde, dershanenin yeri her talebenin geleceği olarak görülür. Halkın değer verdiği Kanaat Önderleri de bu beyanda açıklamalar yaptılar. Umarım Devlet yetkililerimiz kararlarını bir kez daha gözden geçirirler. Yoksa halk nezdinde bir kırılmanın önünü açmış olacaklar. Yılların emeklerini bir inat uğruna heba etmeye değmez!


2013-11-27