|
|
![]() Hükumetin geleceğe yönelik böyle bir projesinin olduğunu yeni öğrendik. Sayın Bakan konuyla ilgili şunları söyledi: "Milli Eğitim Bakanımızla da bu konuyu konuştuk. TÜBİTAK bünyesinde üstün zekâlı çocuklar için İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere üç yeni okul açmayı, liseden önce başlayıp, sonra ortaokula, sonra ilkokul seviyesine inmeyi, ilkokuldan liseye kadar bu arkadaşlarımızın özel şartlarda gerçekten bilim insanı olarak yetiştirilmeleri, geleceğe dair hiçbir hayat kaygısı taşımayacakları, üniversite sınavına girip nereyi kazanacağı endişesi de taşımayacakları, nereye istiyorlarsa oraya gitsinler, o şartları onlara hazırlayacağımız bir süreci de başlatmış oluyoruz. İnşallah kısa zamanda, mümkünse önümüzdeki eğitim-öğretim yılında bunu da başlatarak geleceğimizin bilim adamlarını, çok seçkin bilim adamlarını, NOBEL ödülü alacak insanlarımızı da oralardan yetiştirecek noktaya gelmiş olacağız.' Sayın Milli Eğitim Bakanımız, dershaneler konusunu yüz akıyla hallettiğine göre, yeni projeler hazırlamasında problem yoktur. Zaten bilimle ilgili ve geleceğin NOBEL Ödüllü insanlarını yetiştirecek projeye kim ne diyebilir! Ancak kafa karıştıracak bazı sorular akla gelmiyor değil. Mesela açılacak 3 yeni okul öğrencilerinin ülkemizi bilim alanında temsil edeceği düşünüldüğünde, diğer okul öğrencileri için ne düşünülmüş olabilir? Acaba UNESCO tarafından düzenlenen Uluslararası Bilim Olimpiyatlarına sadece proje okulu öğrencileri mi katılacaklar? Özel okullar bu yarışmaların neresinde olacak? Milli Takım seçmeleri geçmişteki gibi tüm okullar arasında mı olacak? Rusya'nın Kominizim döneminde yapmaya çalıştığı buydu zaten. Şimdi Çin ve İran'ın yaptığı da yine bundan ibaret. Yani bilim devletin tekelinde. Tüm bunları duyunca bir hisse kapıldım. Sanki Merhum Özal'ın başını çektiği teşebbüs hürriyetinden uzaklaşıyormuşuz gibi geldi bana. Sağlık ve ticarette özelleşmenin önü açıkken, eğitimde daralmaya doğru gidiyoruz sanki. Salondaki fısıltılar da bunu işaret ediyordu. Sağımda, solumda oturan veya arka sıralardan gelen konuşmalarda insanlar, 'sıra özel okullara geldi herhalde' diyordu. Böyle bir niyet var mı bilemem ama dershanelerle ilgili yaşanan olayların tevili öyle düşündürüyor. Eğitimde özelleşme merhum Cumhurbaşkanımız, Özal ile hız kazandı. Özel okullar ve Dershaneler onun eseridir diyebiliriz. Eskiden azınlıklara mahsus olan bu haktan şimdi yurttaşlarımız yararlanıyorlar. Özel okulların albenisi yüksek fakat ücretli olmalarından dolayı kontenjanlarını dolduramıyorlar. Amerika da özel okullar teşvik ediliyor ve sayısı her geçen yıl artıyor. Ancak onların bizden farklı tarafı; özel okul parasının tamamını devletin karşılıyor olması. Çünkü devlet her vatandaşa eşit eğitim hakkı sunuyor ve özel okul yetkililerine: 'Madem benim yapacağım işi yapıyorsun, öyleyse öğrencinin hakkı olan parayı ben öderim' diyor. Bizim ayrıldığımız taraf işte burası. Devletimiz bırakın ücreti karşılamayı, özel okuldan vergi alıyor ve devlet okullarına tanıdığı imkanlardan mahrum bırakıyor. Örneğin okul sütü uygulaması sadece devlet okullarını kapsıyor. Yine ders kitapları konusunda aynı ayrımcılık yapılıyor. Üstüne üstlük bir de dershanelere, özel okula dönüşün, deniyor. Devletimiz, Milli Eğitimin Temel Kanunu çerçevesinde fırsat eşitliğine dikkat etmelidir. Özel okula giden öğrencinin parasını hiç değilse MEB okulundaki öğrenciye yaptığı masraf kadar ödemelidir. Aynı şekilde bilim konusunda özel kurumlar desteklenmeli ve onlarda proje kapsamında değerlendirilmelidir. Sınavsız üniversiteye yerleşme önemli bir ayrıcalıktır. Öğrencileri olimpiyat sınavlarından soğutan en önemli sebeplerin başında geliyor. Ek puandan yararlanma sadece madalyalı öğrencilere tanınıyor. Her branşta ulusal bazda 18 madalya veriliyor olması olimpiyat çalışma isteğini azaltıyor. MEB okullarında bilim adamı yetiştirilmesi güzel bir projedir. Devletin özel teşebbüs ile rekabet etmesi kaliteyi arttırır. Ancak seçim ve yarışta fırsat eşitliğine uygun davranmak kaydıyla... Yani yurt genelinde ve her öğrencinin katıldığı sınavlarla... @kimyaci64 |
|
|
|