Montessori Eğitimi -2-
... Montessori programlarının genel amaçları, çocuğun okula karşı pozitif bir tutum takınması, öğrenme sevgisi göstermesi, öz disiplin göstermesi, öz motivasyonlu olması, bağımsız olarak hareket edebilmesi, tekrardan ve çalışmaktan keyif alması, kendine güven geliştirmesi, konsantrasyon alışkanlığı kazanması, kalıcı merakının beslenmesi, iç güvenin ve düzen duygusunu geliştirmesi ve oyun oynamak yerine çalışmayı seçmesi olarak sıralanabilir.

Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınır. Çocuk, özeldir, tektir. Kendine has bir varlıktır.

Çocuğa, araştırma, deneme yapma, hatalar yapma ve hataları kendi kendilerine düzeltmeleri için fırsatlar sunulur. Eğitim, çocuğun sahip olabileceği deneyleri zenginleştirme, tecrübelerini ilerletme yönünde olanaklar sunulmasıyla mümkün olabilir. Çocuklar sınıflarda istedikleri gibi istedikleri şekilde özgürce dolaşma hakkına sahiptir. Alışılmışın dışında bir sınıfta farklı yaş grupları olabilir. Çocuk istediği etkinliği seçebilmesi için gerekli ortamı hazır bulur. Ne yapmak istediğine kendisi karar verir.

Bu metotta çocukların gelişim evreleri ve duyarlılık dönemleri 0-14 ay bebek, 14-36 ay yeni yürümeye başlayan çocuk, 3-6 yaş erken çocukluk, 6-9 ilkokul ilk kademe, 9-12 yaş ilkokul 2. Kademe, 12-15 ortaokul, 15-18 lise, olarak belirlenmiştir.

Bu yöntemde büyük çocuklar küçüklere yardım ederken küçükler de büyükleri izleyerek ileride yapacakları çalışmalar hakkında fikir sahibi olur.

Bizim birleştirilmiş sınıflarda olduğu gibi değişik yaş grubundakiler bir aradalar. Bu sistemin farkı, müfredatı olmayan, başarı ya da başarısızlık kelimeleri kullanılmadan bir çocuk bir aşama üzerinde uzmanlaşmadan diğer aşamaya geçemez.

Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde çalışırlar. Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkânı sunulur. Öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.

Dolayısıyla Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan, kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır.

Özellikle küçük çocuğun yetişkin yardımına olabildiğince az ihtiyaç duyacağı bir ev çevresi yaratılmalı ve çocuk eylemlerini kendi başına yapması için özgür bırakılmalıdır.

Materyallerin her biri hatanın kontrolünü içerdiği için çocuk öğretmen yardımı olmadan kendi başına çalışabilmektedir. Öğretmen yeni bir materyal için hazır olan çocuğa, özel bir sunum yöntemiyle materyali tanıtır. Bu tanıtım materyalin raftan alınmasından, daha sonra kullanacak öğrenci için rafa uygun bir şekilde geri yerleştirilmesine kadar tüm aşamaları içerir. Öğretmen materyali sunduktan sonra çocuk bu materyalde uzmanlaşana kadar kendi başına veya kendiliğinden oluşmuş küçük gruplarla beraber çalışacaktır. Öğretmen ise çocuğun çalışmasını gözlemleyecek ve kaydedecektir. Montessori materyalleri günlük yaşam, duyusal, kültür, dil ve matematik müfredat alanlarına göre çocukların ulaşabilecekleri raflarda, basitten karmaşığa doğru yer alırlar.

Montessori sınıfında her materyalden yalnızca bir set vardır. Çocuk başkasının çalıştığı bir materyalle çalışmak için, onun işini bitirmesini beklemek ya da kullanmak için izin istemek zorundadır. Bu durum çocukların sürekli aynı materyallerle çalışmasını da engeller. Ortalama 25 kişinin bulunduğu bir okul öncesi sınıfında herkes farklı materyallerle çalışacağı için, çocuğun, materyallerin arkadaşları tarafından kullanımını izleme fırsatı da olacaktır.

Çocuğun eğitimini üstlenen yetişkin çocuğun yaşamındaki ilk aylardan itibaren çocuğu kendini yaratmaya çalışan bir sanatçı olarak görmeli ve onun bu yaratım sürecini gereksiz müdahalelerle sekteye uğratmadan gerekli olan çevreyi hazırlamalı, ona ve seçimlerine saygı duymayı öğrenmelidir.

Böyle bir sistem Türkiye'de ne derecede ve nasıl uygulanır bilemiyorum. Bu günkü şartlarda uygulanabileceğini düşünemiyorum.

Kalın sağlıcakla.

Gürbüz Battal

 


2013-12-13