Yolsuzluklar, Rüşvetler ve Hükümet
Benim eşsiz vatanımın dürüst, çalışkan, iyi ve güzel insanları, her gün tüm gücüyle çalışan, üreten vatandaşlarım, bu memleketin hakikaten ilerlemesi ve gelişmesi için çalışan sade vatandaşlarım, işçilerim, köylülerim, memurlarım, esnaflarım, bürokratlarım, akademisyenlerim, hekimlerim, polislerim, hukukçularım son 3 yıldır yaşananları hep birlikte izledik ve izliyoruz. Bu memleketin temiz, kirlenmemiş, saf, onurlu ve şerefli vatandaşları, siz ki bu topraklarda iyilikten, doğruluktan, dürüstlükten yana tavır alıyorsunuz helal olsun sizlere, eminim gün gelecek dürüstlük ve doğruluk adı konmamış bu mücadeleyi kazanacak, kazanmalı.

Herkesin bildiği gibi yaklaşık son 5 yıldır ülkemizde bir soruşturma ve dava furyasıdır aldı gidiyor, ortalık resmen toz duman. Özellikle Balyoz, Ergenekon ve Odatv davaları öncesi dalga dalga göz altılar yapıldığında, insanlar sabahın köründe evlerinden alındığında, bu ülkenin generalleri, profesörleri, gazetecileri neyle suçlandıklarını bile bilmeden cezalandırıldığında her şey son derece normaldi. Savcılar, polisler ve hakimler gereğini yapıyorlar ve bu ülkeyi darbecilerden ve pisliklerden temizliyordu, rejim normalleşiyordu, demokrasi parlatılıyordu, öyle demişti tüm hükümet kanadı.

Yine bilindiği gibi 17 Aralık 2013 sabahı başlayan ‘yolsuzluk ve rüşvet operasyonu' neticesinde başta 3 hükümet bakanının oğlu, bir devlet bankasının genel müdürü, bir iktidar belediye başkanı, iktidara çok yakın bazı iş adamları, bir çok bürokrat yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla tutuklanmışlardır.

Peki bu konuda taraflar ne diyor bir bakalım:

Başbakan; ‘İktidarımız ve ülkemiz üzerinde dış destekli kirli oyunlar oynanıyor, biz bunlara pabuç bırakmayız, hükümetimizi ve bakanlarımızı asla bunlara yedirmeyiz. Bu operasyonu yapan polisler ve savcılar gerekli cezayı derhal alacaklar.'

Başbakan yardımcısı; ‘Bu konuda bütün gerçeklerin ortaya çıkması için hükümet olarak savcılarımızın ve polisimizin arkasında dururuz, işlerini asla engellemeyiz hatta destekleriz, bu işin yurtdışıyla bir ilgisi yoktur, olamaz.'

Hükümetin en üstteki iki isminden birbirinin çok farklı iki açıklama. Başka...

Büyükçe bir grup gazeteci; ‘İktidar cemaat çatışması su yüzüne çıktı ve Okyanus Ötesi yönetime el koydu.'

Okyanus Ötesi; ‘Bizim yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını yapan polis veya savcıların hiçbiriyle en ufak bir bağlantımız kesinlikle yoktur. Bu konular tamamen bizim dışımızda gelişmektedir.'

Bir grup gazeteci; ‘Bağımsız yargı görevini yapıyor.'

Peki gelinen noktada son durum nedir?

Son duruma göre sanıyorum İstanbul ve Ankara'da 30 civarında polis müdürünün görev yeri değiştirildi. Ve şimdi basından öğrendiğimize göre polis operasyonu İzmir'e de sıçradı ve diğer illere de sıçrayacak, öyle görünüyor.

Yine son duruma göre, soruşturmayı yürüten savcı dosyadan el çektirildi, İstanbul başsavcısı bizzat soruşturmayı yürütecek ancak soruşturmalara iki tane ilaveten savcı atanmış bulunuyor.

Anlaşılacağı gibi ortalık toz duman, neler olup bitecek hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Ancak;

Yolsuzluk ve rüşvet konusu kişiler bizzat hükümet kanadından olduğunda yargıya ve polise alenen yapılan tüm bu müdahaleler bu ülkenin asıl sahibi ve iktidarın kim olacağına karar verecek olan ‘merkezi seçmen kitlesi' tarafından elbette ki görülecek ve değerlendirilecektir...

Yine bu halk ortaya çıkanların tüm bu yolsuzlukların ve rüşvetlerin buzdağının sadece su üzerindeki kısmının olduğunu düşünebilecek kadar akıllıdır ve zekidir her halde...

Ülkemizin temiz, dürüst ve çalışkan insanları emeklerinin, alın terlerinin birileri tarafından insafsızca ‘götürülmesini' elbette ki görecek ve cezalandıracaktır...

İktidardaki 3. dönemini dolduran mevcut hükümetin öyle görünüyor ki nihayet sonu gelmiştir, hükümet kanadı olan biteni daha fazla kamufle edemeyecek noktaya gelmiştir. Öyle ya, her şeyin sonu mutlaka gelecektir, değil mi?

Bundan sonrası için memleketimin geleceği konusunda hayırlar, güzellikler, dürüst yönetimler, çağdaş yönetimler, bilime, insana ve evrensel ilkelere önem veren yönetimler diliyorum...

Hayırlısıyla...

Prof. Dr. Mustafa EROL


2013-12-19