Bunca Tesadüfe Hayret!
2002 seçimlerinde iktidara gelen Ak Parti İktidarı döneminde Türkiye'de önemli gelişmeler yaşandı. Türkiye adeta şahlandı.

2001 krizinin ardından batma noktasına gelen Türkiye ekonomisi, dünyayı yakıp kavuran ekonomik krizlere inat büyümeye devam ediyor.

Türkiye, çok önemli bir baskı unsuru olan IMF' ye olan borçları sıfırlayarak IMF' ye 5 milyar dolar borç verebilecek kadar maliyesini düzeltiyor.

Kuyruklar ve kıtlıklar ülkesi olan Türkiye'de kıtlık ve kuyruklar sona erdiriliyor.

Askeri vesayet kalkıyor ve demokrasi güçlenmeye başlıyor.

Hava savunma sistemini kurmak için Çin'le görüşmeler yapılıyor.

İsrail'in tek başına estirdiği terör karşısında da dik duruş sergilenerek İsrail'in o kadar da güçlü olmadığı gösteriliyor ve karizması çiziliyor.

30 yıldır adı konmamış bir savaş sona erdiriliyor. Devletin Kürt sorunuyla yüzleşmesi sağlanıyor. Kürt kimliği rahatça tartışılıyor.  Kürt sorununa çözüm yolları aranıyor. Bir yıldır şehit haberleri gelmiyor.

Vahşi batı artık Türkiye'yi sömüremeyeceğini ve çok önemli pazarını kaybedeceğini anlıyor.

Geçen yıl Fransa'nın istemediği 3. Boğaz Köprüsü, İngiltere'nin istemediği Kanal İstanbul ve Almanya'nın istemediği 3. Havalimanı projeleri hızla ilerliyor.

Türkiye Marmaray ve hızlı trenle tanışıyor.

Halkbank dünyanın sayılı bankaları arasında yerini alıyor. Batının ambargo koyduğu İran'la ticarette önemli bir yer tutuyor.

Türkiye enerji üssü oluyor.

Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen bir gizli el Türkiye'deki dengeleri alt üst etmek için devreye giriyor ve siyaseti yeniden dizayn etme çalışmaları başlıyor.

Önce, Taksim Meydanı Gezi Parkı'nda kesilecek birkaç ağaç bahane edilerek isyan provası yapılıyor ve eylemler yurdun dört bir yanına sıçratılıyor.

Bu beladan kurtulduk derken Gezi olayları üniversitelere sıçratılmak isteniyor ama tutmuyor.

Kasetlerle belden aşağı vurma planı deşifre olunca bu plan da rafa kalkıyor.

 Riccordone'nin , ' İmparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz' sözleri basına yansıyor.

Dershanelerin kapatılması tartışmalarıyla cemaatle hükümet karşı karşıya getiriliyor.

Birileri, yıllardır hakkında demediğini bırakmayan okyanus ötesinde cemaat liderleriyle görüşmeler yapıyor. Birkaç gün sonra valinin, cumhuriyet başsavcısının, polis müdürlerinin yani üst makamların haberi olmadan 14 aylık takip yapıldığı söylenen ve Türkiye'yi sarsan ve hükümet revizyonuna sebep olan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlatılıyor.

3 bakanın oğlu, tanınmış iş adamları ve Halkbank'ın genel müdürü tutuklanıyor.

Birbiriyle ilgisi olmayan 3 ayrı dosya bir potada eritilip yapılan operasyonlarla Türkiye sarsılarak ekonomimize 104,5 milyarlık bir zarar veriliyor.

Türkiye tarihinde ilk olarak bir cumhuriyet savcısı adalet sarayı önünde bildiri dağıtıyor.

ABD'nin para ajanı, Amerikan Hazine Bakanlığı Terör ve mali istihbarattan sorumlu Müsteşarı David Cohen Türkiye'de soluğu alıyor.

Dolar, Euro ve faizler yükselirken altın, Halkbank hisseleri ve borsa düşüyor. Ekonomimizdeki istikrarlı denge bozulmaya yüz tutuyor. On yılda kurulan dengeler tehlikeye girmeye başlıyor. Okyanus ötesinden beddua sesleri dünyaya yankılanıyor.

Tüm bu gelişmeler karşısında önümüzde çok önemli 3 seçim olduğu göz önüne alınacak olursa bunca tesadüfî olayın nasıl oluyor da seçimler arifesinde bir noktada kesiştiği kafaları karıştırıyor.

Çaldığı veya dolandırdığı paranın miktarı ne olursa olsun tüm hırsız, soyguncu ve dolandırıcıları nefretle kınıyorum. Bunların adalet önünde en sert şekilde cezalandırılmasını bekliyorum. Hatta hırsızlar, soyguncu ve dolandırıcıların en sert şekilde cezalandırılacağı kanun değişiklikleri yapılmasını canı gönülden istiyorum.

Tüm bu hengâme içinde gene olan bize olacak. Zar zor getirdiğimiz aybaşını daha da zorlanarak bekleyeceğiz.

Kalın sağlıcakla.


2013-12-30