Toprağın Vaat Edileni
'Bıçağı indi bir kere İbrahim'in, kapanmaz yarası,

Uğruna ezildi insanlık, kimin yüzün karası...'

Medeniyeti başlatan topraklarda bugün kan ve gözyaşı hakim.

Yüz binlerce insan, sadece insan olduğu için katlediliyor.

Hepsi, vakti ile aslını unutup, başkalarından akıl danışan, borç alan, kendi çıkarını milletinkine tercih eden yöneticilerin hataları soncudur. Fazlasıyla yayılan gücün ardından gelen zafer sarhoşluğunun bir daha toparlanamayacak şekilde dağılmasının eseridir.

Bugün Halep'te neler oluyor ise bunlar dün Kırım'da, İskenderiye'de, Üsküp'te, Kavala 'da, Hocalı 'da, yaşananların devamı, onların tekrarıdır.

Artık, tüm bu yaşananlara bakıp, enine boyuna durumu değerlendirme zamanı değildir.

Dünyaya insan olmayı öğretmiş topraklar kime ve kimselere ait olmamalı, zorla gasp edilmemeli; medeniyet ve barışa hediye edilmeli, yeniden insanlığa ve ancak onun bir vasfı olan ‘'inayete'' teslim edilmelidir.

Bu toprakların kendisine vaat edildiğini ileri sürenlerin ve bunların miğferi olan yenidünya düzencilerinin, elleri ile iki kulağını tutup, oturup düşünmeleri; aslında onların da herkes gibi et ve kemikten örülü, topraktaki kimya ile karılmış, birer ölümlü beden olduklarını görmeleri gerekmektedir.

İnsanlar arasında en yüksek mertebeye ulaşsalar bile; her şeyin sonunda eni boyu sınırlı bir mezarda, toprağın iki adım altında, dikili bir kırık taşa yazılacaklarla ifade edilebilecek kadar yerlerin onları beklediğini hatırlamaları gerekmektedir.

İşte, onlara ve herkese, varsa yoksa, vaat edilebilecek toprak bu kadardır.

Yakınlık; illa ki bir ırka, bir nesle veya bir bölgeye indirgenmemelidir.
Kimin yakın kimin uzak olduğu bilinemez.

Yüzyıllardır hakim olunan barış imparatorluğunun yerine bu topraklar onların aç gözlü idealleri uğruna bugünkü halini almıştır.

İnsanlığın yüzünü aydınlığa çevirip; yarasaların hakimiyetinden kurtulmanın, tek bir çıkışı mevcuttur.

Bu kurtuluşun şekli; hedefi 'barış' olarak belirlenmiş, komşunun komşusunu arkasından vurmadığı, sevinci ve hüznü birlikte paylaştığı, yüz yıllarca başarıyla yürütülen düzenin yeniden inşa edilmesi ile olacaktır.

Büyük milletin, binlerce yıllık geçmişinden gelen beşeriyet yeteneği bu güce kanıttır.

Mayası; içtenlik ve dürüstlük olan, yıllarca insanları sulh içinde yaşatmış, kimsenin kimseye ne türlü bahaneler ile olursa olsun, zulüm etmesine izin verilmediği ve tamamı ile bu topraklara ait olan medeniyet yeniden yükseltilmeli; insanları sevgi ile içlenmeli, farklılıklar korunmalı ve 'gözyaşı' da bu topraklardan bir daha dökülmemek üzere silinmelidir.


2014-01-07