|
|
![]() Yaklaşık 20 yaşlarındayken Van'da bulunduğu dönemde tarih, coğrafya, matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi ve felsefe gibi ilimlerde ilerlemişti. Bediüzzaman bu dönemleri öğrencisi Mustafa Sungur Bey'e şu şekilde anlatır: 'Mahfuzatım (hafızamda) olan 80-90 kitapları ezberden tekrarlardım. Bunlar Kur'an'ın hakikatlerine çıkmaya basamaklar oldu. Sonra Kur'an'ın hakikatlerine çıktım. Baktım her bir ayetin kainatı ihata ettiğini (kuşattığını) gördüm. Artık başka bir şeye ihtiyacım kalmadı. Kur'an bana kafi geldi.' MaşaAllah üstadımızın hafızası çok güçlüymüş. Fakat şunu da özellikle vurgulamakta fayda var. Bu üstün hafızayı üstadımıza veren Allah'tır. Allah'ın hafız sıfatı vardır. Hafızın kelime anlamı; Koruyan, gözeten, muhafaza edendir. Burada asıl övülmesi gereken, Allah'ın, üstün Hıfzı, Yüce Kudreti ve yaratma sanatıdır. Doğrusu benim Rabbim, herşeyi gözetleyip-koruyandır." (Hud Suresi, 11/57) Ayrıca çok değerli üstadımızın yukarıdaki anlatımıyla, insanları bilime teşvik ettiğini de anlıyoruz. Bilim ile biz Evreni ve içindeki tüm varlıkları inceleriz. Bilim Allah'ın yaratış sanatını keşfederek insanlığa açıklamanın yollarından biridir. Dolayısıyla din, bilimi Allah'ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle din bilimi teşvik eder. |
|
|
|