|
|
![]() Suriye ordusunda 13 yıl görev almış bir askerin çekip sakladığı; Esad rejiminin gözaltındaki muhaliflere uygulamış olduğu sistematik işkence fotoğraflarının gündeme düşmesi ve BM'nin daha evvel görüşmelere davet ettiği İran'a daveti geri çekmesi görüşmeler öncesi gerilimi üst seviyeye çıkartmış durumda. Esasında Suriye'deki kaosu önlemek(!) adına yapıldığı iddia edilen konferansın bir etki gücünün olmayacağını kestirmek güç değil. Parçalanmış bir Suriye muhalefeti ve konferansa belki de davet edilmesi en öncelikli olması gereken Kürtlerin dışlanmış olması bu kanıyı doğuruyor. Öte yandan tam da konferans öncesi Kürtlerin kuzeyde özerklik ilan etmiş olması oldukça anlamıdır diye düşünüyorum. PYD'nin elinde bulundurduğu yerleşim yerlerinin tıpkı Irak'ta Kürt bölgesel yönetiminde olduğu gibi, ülkenin en istikrarlı yerleri olması Kürtlerin bölgede giderek yükselen değer olduğunu göstermesi adına ayrıca önemlidir. Kürt silahlı unsurları Suriye'de radikal İslamcı gruplara karşı en ciddi mücadeleyi veren güç olmaları hesabı ile Suriye gerçeğinin en ciddi parçası olmayı hak ediyorlar. Suriye rejiminin de davet edildiği konferansta, muhalefetin parçalanmışlığı kuşku yok ki Esad rejiminin elini güçlendiriyordur, lakin deminde dile getirildiği gibi rejimin muhaliflere yönelik işkence fotoğraflarının gündeme düşmesi Şam rejimi için ciddi sorunlar doğurabilir. t Basına sızan fotoğrafların kuşku yok ki vicdan sahibi herkes tarafından büyük bir tepki ile karşılandığı malum, işin ilginç ve sorgulanması gereken tarafı; söz konusu (elli bin adet olduğu söylenen) fotoğraflar Suriye'nin bugünkü kaotik ortamında çekilmedi, Esad rejiminin geçmişten günümüze uyarlanmış bir işkence belgesi gibi önümüzde duruyor. Yani Şam rejimi adeta işkenceyi bir normal rutinmiş gibi yıllardır sürdürmüş, bu dehşet verici görüntüler karşısında açıkçası insanın kanı donuyor. Dünya kamuoyunu dehşete düşüren söz konusu fotoğrafların şuan sadece 20 karesini görebildik, BM'nin bu fotoğraflar karşısında takınacağı tavır ve Edad rejimine karşı uygulanacak yaptırımın ne olacağını kuşkusuz herkes merak ediyor. Sanırım daha evvel Şam rejiminin muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığı yönünde ortaya atılan varsayımlara karşı göstermiş olduğu 'esnek' tavrın bu fotoğraflara karşı da göstereceğini sanmıyorum. Ama ne acıdır ki, gerek BM ve gerekse ABD Suriye'de Esad'a karşı alternatif olabilecek bir muhalif gücün yoksunluğundan ötürü Esad'a dokunmak istemiyor. Bu durum Şam rejiminin elini güçlendiren en ciddi faktör olarak önümüzde duruyor. Radikal İslamcı grupların bölgede estirdiği terörün Amerika ve batının bölgesel çıkarlarını tehdit eder boyutta olması hem Amerika'nın, hem de batının elini, kolunu bağlamış durumda. Suriye muhalefetinin parçalanmış hali bu kanıyı güçlendiriyor. Hal böyle olunca Suriye'nin geleceği hakkında olumlu düşünmek olası değil. Muhtemelen bölge üzerinde çıkarı olan ülkeler radikal unsurların bölgeden temizleneceği ana dek Esad'a karşı ciddi bir yaptırım içine girmeyeceklerdir; zira bu süreçte Şam rejimi adeta 'katalizör' görevi görüyor diyebiliriz. Suriye'de yaşananların tüm bölge dengelerini değiştirebilecek nitelikte olabileceğini unutmayalım. |
|
|
|