Yanlış Kullanılan Bir Kavram Olarak Otizm
Altı yıldır zihinsel engelliler okulunun her kademesinde çalışıyorum.
Her türlü zihinsel engelli öğrencilerim yanında otistik öğrencilerim de oldu.
Otistik çocuklar ve bireyler, zihinsel engelliler içinde özel bir öneme ve yere sahiptir.
Otizm genellikle doğuştan gelen ya da 3 yaşına kadar başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı tekrarlanan davranışlara yol açan beyin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır.
Günümüzde dünya ile ilişkiyi kesmek anlamında kullanılan en yaygın nörolojik bozukluktur.
Bir bireye otistik teşhisi koyabilmek için detaylı araştırmalar yapmak gerekir.
Tipik belirtilerle teşhis koymak zordur.
Bazı zihinsel engelli çocuklar otistiklerin bazı özelliklerini gösterebildikleri için onlara otizm teşhisi konulabiliyor.
Otistik bireyler; Kalabalığı sevmezler.
Parlak ışıklar gözlerini rahatsız eder.
İhtiyaçlarını belirtmekte zorlanırlar.
Bir sebep olmadan strese girerler.
Başka çocuklarla ilişki kurmakta zorlanırlar.
Motor beceri gelişimleri düzensizdir.
Belli bir konuya yoğunlaşamazlar.
Çoğu çok hareketli olup yerlerinde duramazken bazıları da aşırı hareketsiz olabiliyor.
Yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramazlar.
Geç konuşurlar.
Yüzde 40'ı konuşmaz.
Başlamış konuşmayı sürdürmekte zorlanırlar.
Tekrarlanan kalıplaşmış belli cümleleri tekrarlarlar.
Kelimeleri gerçek anlamıyla değerlendirir, espri yapıldığını anlamazlar.
Uygunsuz ve sebepsiz güler veya ağlayabilirler.
Sürekli aynı oyunları oynamayı severler.
Soru sorulduğunda cevap yerine soruyu tekrarlarlar.
Kendilerinden 3. kişi olarak söz ederler.
' Yazı yazacağım' demez, ' Ali yazı yazacak' gibi cümleler kurarlar.
İlgileri sınırlıdır.
Genelde yalnızlıktan hoşlanırlar.
İhtiyaçlarını konuşma yerine hareketlerle belirtmeye çalışırlar.
Floransan ışığından rahatsız olurlar.
Emredici komutlar kendilerini rahatsız eder.
Aktiviteler arasında dinlenmek isterler.
Eşyaları ve malları çok kıymetlidir.
Paylaşmayı bilmezler.
Saçımın yıkanmasından, kesilmesinden ve taranmasından hoşlanmaz.
Diş fırçalamayı sevmez.
Bazı kokular kendisini rahatsız eder.
Yemek seçer.
Bazıları, sevdiği yiyecek olursa hepsini tabağına doldurur, ellerini kullanarak yemeye çalışır.
Temastan, kucağa alınmaktan, sevilmekten hoşlanmazlar.
Bazıları ağrıya, acıya, sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklıdırlar.
Tehlikeleri anlayamayabilirler.
Anlamadan okuma becerisi görülebilir.
Uyku ve beslenmelerinde sorun yaşayabilirler.
Yaşı büyüklere ebeveynin gücü yetmez.
Depresyon riskleri fazladır.
Farklı şeyleri öğrenmeye karşı direnç gösterebilirler.
Göz kontağı kurup devam ettiremezler.
Bütünden çok ayrıntılarla ilgilenebilirler.
Bazılarında parmak ucunda yürüme alışkanlığı olabilir.
Otistik çocuğu olan çoğu ebeveyn misafirliğe gidemez, misafir kabul edemez.
Bir yerde aile kabuğuna çekilmiştir.
Bu çocuklar erken teşhis ve iyi bir eğitimle topluma uyum yetileri hafifleyebilir.
Giderek ailenin uyumlu bir parçası haline gelebilirler.
Zaman zaman ortaya çıkan depresyon, saldırganlık ve huzursuz davranışlar dışında ciddi bir sorun yaşamazlar.

Manisa Belediyesi Kent Konseyi Engelliler Meclisi'nin Engelliler düzenlediği ve Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu'nun 2,5 saat süren ' Engelsiz Hayat' konferansında söylediği 'Bunları eğitecek öğretmenler öncelikle gerekli bilgi ve beceriyle donanmış olmalıdır.
Öğretmenin güçlü olması ve hâkimiyet kurması da önemlidir.
Otistik bireye ‘ bu işin patronu benim' kavramı kazandırmalıdır.
Zaman içinde çocukta önemli gelişmeler yaşanacak, el kol koordinasyonu gelişecek, daha önce yapamadığı pek çok şeyi başaracak, paylaşmayı öğrenecektir' sözü otistik çocuğu olan ebeveynlerin yüreğine bir nebze olsun su serpmiştir. Kalın sağlıcakla. 

2014-01-27