Görünmeyen Tarafı Gör
Dedim ki ey can, ey cana can;

"Sen güneşten kaçıp gölgeye sığınıyorsun ama ya gölge güneşten beter vursa başına ne olacak?

Öyle ya güneşin kızgınlığı da kavrukluğu da dışındadır, sıcaklığı da.

Ya gölgenin? Gölgenin öylemi ki!

Onun kızgınlığı gizlisinde, saklısında ve hatta belki de serinliğinin ta içindedir.

Unutma tehlikenin ana merkezi de her zaman gizdir.

Güneşten gölgeye kaçarken çokta kaçma, bir ayağın arkanda olsun;

Olsun ki güneşe dönecek yüzün olsun.

Bir gölgeye sığındığında bir gölgede sen ol ki, yamacında koruduğun birilerin hep olsun.

Gölgeye sığın, sığın ama çok da teslim olma, teslim olma ama uzakta kalma;

Unutma güneş baştan yakar ayağa iner, gölge ayaktan üşütür başa biner.

Mesela sen ateşte yandın, suya kaçar oldun diyelim; öyle ya ateş yakar, su söndürür.

Peki, sen ateşten kaçtın, suya teslim oldun, öyle teslim oldun ki kucağına atladın diyelim; suyun bir düşman tarafı yok mu? 

Mesela boğmak gibi, boğulmak gibi!

Unutma tehlikenin ana merkezi çoğu zamanda uzanan elin tamda içindedir. 

Ama eğer yüzmeyi bilirsen mesele yoktur.

İşin aslı ve meselenin özü tam da budur;

Ateşin içinde yanıp yanmamak da senin elin dedir, suda boğulmaman da.

Sen sudan korkmamayı bilirsen, oda seni üstünde yüzdürerek baş tacı etmeyi bilir.  Kaçmak mı? Niye ki?

Ne demiş Adem oğlu ve Havva kızı; 'Yağmurdan kaçarken fırtınaya, fırtınadan kaçarken doluya tutulmak var'

Oysa yağmurdan kaçmak niye ki?

Yağmur ıslatır, üşütür elbet; mesele, içindeki rahmeti görmek. Yağmurdan kaçarken fırtınaya tutulmak daha mı az zarar?

Daha çok takati tüketir yorar ama doludan daha iyi ya.

Hadi tut ki fırtınaya yakalandın, bırak kendini ona, o seni durduğu yerde durdurur elbet. Kaçmak niye ki? Fayda neye ki?

Hadi kaçtın diyelim; doluya tutulmak çok daha mı az zarar.

Dolu ne yağmur gibi yumuşaktır, nede fırtına gibi gittiği yere götürür seni; öylece kafana vurdukça vurur. Üstelik kaçışında yok. 

Velhasıl ne sığındığın merhamete güven, nede seni sürükleyen fırtınaya, nede ko ver kendini tutul doluya.

Ne güneşin kavrukluğundan kaç, nede gölgenin serinliğinde yan.

Dedim ya güneş baştan yakar ayağa iner, gölge ayaktan üşütür başa biner. Sen gördüğünü değil, göremediğini gör. Sevgilerimle.
Dilek EJDER

 


2014-02-01