|
|
![]() Peki bugüne kadar denenen ittifak ve birlikler, yeryüzüne adaleti, barışı ve huzuru tesis etmede başarılı olabildi mi? Ne Birleşmiş Milletler ne Avrupa Birliği ve ne de NATO, Şanghay, Arap Birliği, BRICS gibi birlik ve ittifaklar istenen, arzu edilen ve özlenen barış ortamını oluşturamadı. Tüm bu birlikler, en bariz insan hakları ihlalleri, katliamlar ve işkenceler karşısında dahi, üye ülkelerin çıkarlarına yönelik bir fayda sağlamıyorsa eğer, sadece seyirci kalmakla yetinen, hiçbir çözümün alınmadığı, çoğu zaman sadece siyasi çıkar hedefleyen atıl topluluklar halinde duruyorlar. Yüzlerce yıldır her ne ittifak denendiyse, sonuçta öne sürülen amacın tam aksine, adalet, insan hakları, barış ve huzur yeryüzünden adeta çekilip kaybolmuş, bunun yerine soğuk, sevgisiz, insaniyetsiz bir ruh yeryüzüne yayılmıştır. Haklı olanın değil, en zalim, en gaddar ve en güçlü olanın üstün kabul edildiği kabus gibi bir dünya meydana gelmiştir. İslam Ülkelerinin Sosyalist ve Materyalist Birlik Denemeleri Başarısız Oldu İkinci Dünya Savaşından sonra İslam ülkeleri arasında çeşitli ittifaklar denenmiş ancak hiçbirisi başarılı olamamıştır. 1. Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altındaki birleşme, Mısır ve Suriye arasında 1 Şubat 1958'de ilan edildi. İki ülkede de referandumla onaylanan birlik, siyasi birleşmelerden ilkidir. Bu birlik, bir askeri darbenin ardından Suriye'nin Mısır'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesiyle, 28 Eylül 1961'de sona erdi. Ancak Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti adını 2 Eylül 1971'e kadar korudu. Ardından Mısır Arap Cumhuriyeti adını aldı. Bu birlik, sahip olduğu zulüm ve diktatörlüğe dayalı BAAS sosyalist siyasi düşüncesi nedeniyle hem kendi halklarınca hem de diğer İslam ülkelerince dahi kabul görmemiştir. Sosyalist Arap milliyetçiliği üzerine kurulu bu yapı, İsrail başta olmak üzere Ortadoğu'da yaşayan Hristiyan ve diğer halklar tarafından tedirginlikle karşılanmış, bir tehdit olarak algılanmıştır. Böyle bir yapı ne Batı ne de Doğu bloğu tarafından kabul görmemiştir. 2. Bunun ardından, 1972 yılında ise Kaddafi, Libya, Mısır ve Suriye'den oluşan bir Arap Cumhuriyetleri Federasyonu oluşturulmasını önerdi. Libya, Mısır ile ortak bir devlet kurmak için anlaştı ancak bu birleşme gerçekleştirilemedi. Dikkat edilirse, Arap Baharından en çok etkilenen üç ülke olan Mısır, Suriye ve Libya'nın diktatörleri, kendi despot, gaddar ve zalim yapılarıyla siyasi birliktelikler oluşturmaya çalışmış, sevgiden, insaniyetten ve özellikle maneviyattan uzak bu yapılar asla bir araya gelememiştir. 3. Arap Birliği ise, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945'te Kahire'de kuruldu. Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacında olan Arap Birliği'nin bugün 22 üyesi bulunuyor. Ancak bu birlik de sadece isim olarak birlik adında oluşmuş, hantal ve soğuk yapısıyla, siyasi çekişmeler ve mezhepsel zıtlaşmalar sebebiyle hiçbir zaman bir maddi veya manevi güce asla erişememiştir. Sadece Sevgi Üzerine Kurulu Bir Birlik Allah'ın İzniyle Başarılı Olur Görüldüğü üzere, İslam coğrafyasında Hz. Peygamber (sav), Selahaddin Eyyubi ve Osmanlı dönemleri haricinde asla bir birlik oluşamamıştır. Bu 3 ayrı dönemdeki birliğin ana temeli İslam'dır, barıştır, sevgidir. İslam, "slim" yani barış kelime kökeninden gelmektedir. Dolayısıyla Müslümanların kuracağı bir birlik barış ve sevgi temelli olmalıdır. Ortadoğu'da 3 büyük dinin takipçileri, farklı inanç grupları ve bunun yanında bir çok ırktan topluluk yaşamakta ve geçmişten beri yaşadıkları toprakları sahiplenmek istemektedir. Bu makul bir istek olmakla birlikte, eğer biri diğerine bu topraklarda yaşam hakkı tanımazsa, biri diğerine 'kahrolsun, yok olsun' der, öbürü başkasına 'yerle bir edeceğim' diye yaklaşırsa bu, zulümdür. Ortadoğu toprakları herkese, hepimize yetecek kadar büyük ve geniştir. Osmanlı döneminde nasıl tüm farklı etnik yapılar ve farklı din mensupları bir arada güven ve huzurla yaşadıysa, ancak yine böyle bir birlikten alınan dersler sayesinde bir "sevgi birliği" kurulabilecektir. |
|
|
|