|
|
![]() Zihinsel veya ruhsal özellikleri açısından bakılırsa bütün insanların örneğin konuşmaya, paylaşmaya, iletişim kurmaya, yardımlaşmaya, adalete, kendini ifade etmeye, kendini güvende hissetmeye, sevmeye, sevilmeye, takdir edilmeye, kabul görmeye vs... ihtiyacı vardır. İnsanların bütün bu buna benzer özellikleri yaşa, cinsiyete, yaşanılan coğrafyaya, etnik kökene vs bağlı olmayan insanın doğasından/yaradılışından gelen özellikleridir. Eğer insanların böylesine temel ihtiyaçlarının karşılanması bir yerlerde bir şekilde engellenmeye çalışılırsa bunun çok büyük çatışma ve yok olma vesilesi olacağını ve bu türden engelleme çabalarının sonunun hüsran olacağını herkes bilmelidir. Hiç kimse insanların örneğin yemek yemesini engelleyemez, uyumasını engelleyemez, iletişim kurmasını engelleyemez... İnsanlığın bugün gelinen noktada en fazla ihtiyaç duyduğu ve önem verdiği konulardan biri de ‘özgürlük' meselesidir. Özgürlükleri ‘ifade etme özgürlüğü' ve ‘ davranış özgürlüğü' olarak iki başlık altında değerlendirebiliriz. Özgürlük insanların elbette ki her istediğini yapabilmesi, her aklına geleni söyleyebilmesi demek değildir. En az iki kişiden oluşan toplumsal yaşam içinde yani toplumlarda özgürlükler aynı ortamda yaşayan diğer insanların haklarının başladığı yerde bitmelidir. Yani toplumsal yaşam içinde insanlar her aklına geleni söyleyemezler ve aklına geldiği gibi hareket edemezler. İçinde yaşanılan toplumun kültürel ve ahlaki yapısı ile mevcut yasa ve yönetmelikler insanların ifade etme ve davranış özgürlüklerinin sınırlarını çizer. Toplumun var ettiği kültürel ve ahlaki yapı zaten binlerce yıllık yaşamsal deneyimlerin ve birikimlerin ortaya koyduğu gelenek ve göreneklerden oluştuğu için toplumun çok büyük bir çoğunluğu bu türden kurallara uyarak yaşamını sürdürürler. Ancak hükümetlerin ve devamında meclislerin ortaya koyduğu yasal düzenlemeler günün ihtiyaçlarına göre ve siyasi partiler tarafından var edilmektedir. Siyasi partilerin meydana getirdiği meclisler yasal düzenlemeleri yaparken toplumların tamamının ‘haklarını ve hukuklarını' gözetmek zorundadırlar. Eğer tüm halk kesimlerinin hak ve hukukları gözetilemiyorsa da yapılacak olan yasal düzenlemelerde özellikle azınlıkların hakları ve hukukları asla gasp edilmemelidir! İnternet artık günümüzde tüm dünya toplumlarının asla vazgeçemeyeceği bir gerçeklik olarak ortada durmaktadır ve dünyanın en ücra köşesine kadar ulaşmış olağanüstü bir teknolojik üründür. İnsanların en temel ihtiyaçlarından ve özgürlüklerinden olan ifade etme, paylaşma, eğlenme ve bilgiye ulaşma gibi konularda internet artık tüm dünyada toplumların ‘olmazsa olmazı' konumuna gelmiştir. İnsanların fikirlerini, çalışmalarını, ürünlerini ve bilgilerini paylaşmak hatta pazarlamak için kullandığı internet ortamının yasal düzenlemelerle veya belli oyunlarla bazı siyasi toplulukların veya siyasi partilerin kontrolü altına alınması günümüzde hiçbir çağdaş toplumun kabul edebileceği bir durum değildir. Ülkemizde son olarak meclisten çıkarılan ‘internet yasası' internet ortamının ‘bağımsız hukukun' kontrolünden ‘taraflı siyasetin' kontrolüne geçirilmesi anlamını taşımaktadır ki kesinlikle yanlıştır ve savunulacak hiçbir yanı yoktur. İktidarın tam olarak kendi aleyhine yapılabilecek yayınları ve çalışmaları engellemek amacıyla çıkardığı yasa ‘çağdaş ifade etme özgürlüğü' anlayışına kesinlikle terstir. Oysaki yapılacak olan yasal düzenlemelerin toplumun tamamının yararına olması ve toplumun tamamını kucaklaması gerekmez miydi? İnterneti iktidarın kontrolüne geçirmeye ve iktidarı güçlendirmeye yönelik bu ve buna benzer bütün yasal düzenlemeler bilinmelidir ki öncelikle iktidarı kaybedenler için ileride en şiddetli şekilde uygulanacaktır! Hiçbir güç ilelebet var olamaz, bu dünyaya nice hükümdarlar, nice zenginler, nice güçler gelmiştir. Yaşamda her şeyin en güçlü iktidarların bile mutlaka bir sonu gelecektir... Bütün insanların bu bilinçle ve akılla hareket etmesi, hem kendileri açısından ama asıl toplumların ve devletlerin gelişmesi, barışı, bekası ve geleceği açısından mutlak surette gereklidir... Prof. Dr. Mustafa EROL |
|
|
|