|
|
![]() 'Sen düşerken, iki şeyi asla unutma! Kimin seni ittiğini ve kimin seni tutmadığını! Ayağa tekrar kalkınca lazım olacak!!!' Rekabet ortamının olduğu her yerde birbirlerini iteleyen, düşürmeye çalışan, düşene tekme atan insanları hep görüyoruz. Hiç ummadığımız kişilerden gelen bu davranışlar, muhataplarında kalıcı izler bırakmaktadır. Rekabet, dostluk ve muhabbet ortamından asla hoşlanmaz. İnsanlar, Hz. Âdem'den (A.S.) beri nasihat erbabı büyülerin, mevki makam hırsından arınmış gerçek kanaat önderlerinin telkinleri ile nefislerini terbiye eder, bu zorlukları aşmaya çalışırlar. İnsanoğlu aslında çok aciz varlıklar olarak yaratılmışlardır. Hayvanlar aleminde yeni doğan her yavru bazen birkaç dakika, bazen de birkaç saat içinde (nadiren birkaç ay) dünya hayatına uyum sağlarken, insanoğlu on yıllarca süren bir yardım ve dayanışma ile hayatı öğrenebilir. İnsanlar, hangi yaşta olurlarsa olsunlar, hep birbirlerine muhtaç bir şekilde hayatı sürdürebilirler. Yaratan, insanlardan bir kısmına daha çok imkânlar vermiş, güçlü-zayıf, zengin-fakir arasındaki sosyal dengenin korunması için de yardımlaşma ve dayanışma esasını getirmiştir. İnsanların büyük çoğunluğu, işte bu gerçekleri yetmiş yılı aşan ömürleri boyunca da anlayamıyorlar. Küçük çıkarlar için birbirlerini iteleyip kakalıyorlar. Aslında birbirlerini iteleyip bundan istifade etmenin olmadığı asrı saadette, bir avuç inanmış insanın çok kısa bir süre içinde, bir taraftan Atlas okyanusuna, diğer taraftan orta Asya'ya, Endonezya'ya, Kuzeyden Kafkasya'ya kadar nasıl hâkim olup medeniyet taşıdığına bütün dünya şahit olmadı mı? Bunu yaparken o insanlar küçüldüler mi? Hayır, hem devleti, hem milleti hem de kendilerini büyüttüler. Bugün de isimleri saygı ve sevgi ile anılıyor. Yazımın başında bahsettiğim sözün anlamı, 'seni iteleyen ve düşerken seni tutmayana kin gütmeye devam et' şeklinde asla değildir. Zira kin ve intikam duyguları da sahiplerini yıkıma götürür. Belki, 'onları çevrenden uzaklaştır' veya 'onlarla ilişkini kes' anlamındadır. Çünkü ilişkini devam ettirdiğin sürece onların seni yanıltması, en zayıf anında da tekrar iteleyip düşmene seyirci kalmaları ihtimali çok yüksektir. Nasıl oldukları geçmişteki tecrübelerle belli olan insanlardan, dalkavuk ve yalakaları yanından uzaklaştır ki, kaliteli insanlar için çevrende yer açılsın. Hz. Ömer, istemediği halde halife seçildiğinde bir teşekkür konuşması yapar. Konuşmasında, 'eğer yanlış işler yaparsam bana nasıl muamele edersiniz?' diye topluluğa bir de soru sorar. Topluluğun içinden zayıf vücutlu biri hemen kılıcını çekip, 'seni bununla doğrulturuz ya Ömer' diye bağırır. Halife Ömer de; 'ya rabbi sana şükürler olsun, böyle kullarını çevremden eksik etme' diyerek Allaha (CC) hamd eder. İşte efsaneleşmek ancak böyle bir şuur ile mümkündür. Bolluk ve bereketle yaşamak umuduyla kalın sağlıkla... |
|
|
|