|
|
![]() Tabii kendi evinde 52 bin taraftarıyla beraber hücum eden bir takım için, geriden oyun kurmaya çalışan ve dahi bunu beceremeyen bir rakip, biçilmiş kaftan! Evet, Eskişehir ligin en fazla pas yapan takımı. Evet, geriden uzun vurmamaya özen gösteriyorlar, bu konuda da takdiri kesinlikle hak ediyorlar. Ama Diego'nun sezonu kapattığı, N'Diaye'nin kenti terk ettiği bu dönemde Servet'le Lawal'la bu anlayışı sürdürmeleri çok kolay değil. Dün geriden çıkarken olağanüstü açıklar verdiler, sadece akıllı Burak-şaşkın Servet eşleşmesi bile maçın dengesini sarı-kırmızılılar lehine çevirdi. Tabii ki dünkü net skorda Eskişehir'in şaşkınlığı kadar, Galatasaray'ın iştahını da tabelaya yazmak gerek. Galatasaray'ın şu anda kadrosunda bulunan 10 yabancısından 8'i Brezilya bileti almak için çabalıyor; bu motivasyon da Sneijder, Eboue ve Melo'dan sonra Telles'le Hajrovic'te, hatta Chedjou'da bile hissediliyor. Mancini de bildiğinden şaşmıyor, kadrosunun motivasyonundan dibine kadar faydalanmaktan geri durmuyor. Mancini'nin City dönemini bilenler zaten şaşırmıyorlar: İlk yılında Napoli ve Bayern'e karşı 4-4-2, ikinci sezonunda Real Madrid ve Liverpool'a karşı aniden 3-5-2'ye dönmüş; sadece Agüero'yu, Silva'yı ya da Nasri'yi değil Balotelli ‘yi bile çizgide kullanmış; formasyonu ve oyuncu pozisyonlarını önem sırasında hiç üste koymamış bir teknik adam Mancini... Bir hafta içinde Bursa'ya karşı 3-4-1-2, Tokat'a karşı 4-3-3'ten sonra Eskişehir önünde 4-1-4-1'i de denedi; bu kez çizgi sürpriziyle Sneijder karşılaştı ama sonuç değişmedi: Galatasaray kazandı, üstelik yine gol yemeyerek... Evet, 'Galatasaray City' projesi uzun vadede ne sonuç verecek, hiçbirimiz bilmiyoruz. Ama Mancini'yi kendi doğrusundan şaşmadığı, hiçbir rakip ya da hiçbir oyuncu ayırt etmeden takımını her kabın şeklini alacak sıvı bir hale dönüştürmekte kararlı olduğu için takdir etmek gerek. 'Sıvı takım' galiba şu anda doğru yolda. 'Galatasaray City' kazandıkça moral depoluyor. Mancini'ye de herhalde şu anda bunun keyfini sürmek kalıyor. |
|
|
|