İnsanlığın Global Problemleri...
Bilimsel araştırmalara göre evrenin yaşı 13.7 milyar yıldır. Evren bu süre zarfında başlangıçta var olan doğa yasalarının yönetiminde gelişmiş ve bugünkü halini almıştır. Tabiî ki dünyanın oluşumu, canlılığın ortaya çıkışı ve nihayet insanın varoluşu ve insan zekâsının ve düşüncenin gelişimi neticesinde bugünkü uygarlıklar, sanatsal, edebi, bilimsel, teknolojik ve kültürel birikimler insanın verdiği olağanüstü mücadeleler sayesinde başarılmıştır. İnsanoğlunun evreni, dünyayı, doğayı ve kendisini anlama ve çözümleme mücadelesi bugün bile tüm hızıyla devam etmektedir. İnsanlık yaklaşık 5000 yıl önce yazıyı bile henüz keşfetmemişti. Tarih öncesi dönem olarak adlandırılan yazının keşfinden önceki dönemde, ki sadece yaklaşık 5000 yıl öncesidir, insanların yaşamı son derece basit ve ilkeldi. Tarih öncesi dönemde felsefeden, bilimden, teknolojiden, edebiyattan, sanattan ve hukuktan bahsetmek pek mümkün değildir. Dolayısıyla sadece ve sadece 5000 yıl önce insanlığın bugün sahip olduğu birikimlerin hiç biri mevcut değildi diyebiliriz. İnsanlık son birkaç bin yılda aslında mucizevî işleri başarmış ve bugünkü ileri ve olağanüstü yaşam seviyesini elde etmiştir. Ve 5000 yıl 13.7 milyar yılın yanında yok sayılabilecek kadar küçük bir zaman dilimidir.

Elde edilen onca mucizevi başarılara rağmen insanlık günümüzde hala çok sayıda devasa problemle mücadele etmek durumundadır. Özellikle ‘sosyal alanlardaki' problemler sanıyorum insanlığın önündeki en büyük mücadele konularını oluşturmaktadır.

Örneğin bugün hala;

Tüm insanların yönetimde gerçekten söz sahibi olabileceği ve tüm insanları mutlu edecek bir siyasi sistem geliştirilememiştir!

Yine açlığı yok edecek ve insanların ekonomik sorunlar altında ezilmesini engelleyecek ve tüm insanları mutlu edecek bir ekonomik sistem kurulamamıştır!

Dünya üzerinde geliştirilen inanç sistemleri ve ortaya çıkan dinler ne yazık ki insanların tüm sorunlarını çözemediği gibi aksine birçok problemin de kaynağı konumuna gelmiştir!

Geliştirilen onca ahlaki değere rağmen insanlık çalışkanlık, dürüstlük, yardımlaşma, iyilik gibi olumlu ve yapıcı değerlerin yanında tembellik, sahtekârlık, bencillik ve kötülük gibi olumsuz ve yıkıcı değerlere halen çok büyük ölçüde yönelmektedir!

Burada özetle ifade edilen global sorunlar aslında tüm dünya ülkelerinin ortak sorunlarıdır ve tüm dünya ülkeleri bu sorunları değişik ölçülerde mutlak surette yaşamaktadırlar. Ülkemiz de bu problemlerden payına düşeni fazlasıyla almaktadır rahatlıkla diyebiliriz.

Çağımızda artık tüm adaletsizliklerin yok edildiği, çalışanların haklarını tam olarak alabildiği, özgürlüklerin artırıldığı, insanların ülke ve yerel yönetimlerde gerçek ve etkin bir şekilde söz sahibi olduğu, açlığın ve yokluğun ortadan tamamen kalktığı, hukuk karşısında tüm insanların gerçekten eşit sayıldığı, insanların haklarını gasp edenlerin en ağır şekilde cezalandırıldığı, insanların gerçek rehberinin bilim olduğu, olumlu ve yapıcı ahlaki değerlerin gerçek anlamda egemen olduğu bir ‘yaşamsal sistemler bütününe' ihtiyaç vardır.

İnsanlığın sahip olduğu kültürel birikimler böylesine bir adımın atılabilmesi için fazlasıyla yeterlidir. İlerleyen zaman dilimlerinde özellikle, siyaset, hukuk, ekonomi, felsefe ve din gibi sosyal alanlarda insanlık kaçınılmaz şekilde yeni arayışlar içine girecektir. Yeni yaklaşımlar, yeni teoriler ve yeni sistemler mutlak surette geliştirilmek zorundadır. İnsanlığın sahip olduğu birikim fazlasıyla yeterlidir ancak bütün bu hayati gelişmelerin yaşanması için öncelikle insanlığın zihinlerdeki bazı engelleri kaldırabilmeyi başarması gerekir!

Özgürce düşünebilen ve her şeyi özgürce sorgulayabilen, cesur ve kararlı öncü insanlar, ihtiyaç duyulan gelişmeleri zaman içinde mutlaka gerçekleştireceklerdir.

Prof. Dr. Mustafa EROL


2014-02-23