Uyanma Zamanı
Geçmişini bilmeyen geleceğine de yön veremez, bilemez, göremez diye bir söz vardır.  

Ülkemizin geçmişine bakarsak, Osmanlının son yüz yıllık dönemini öğrenmemiz bize geleceğimiz açısından nasıl davranacağımızı, nasıl bir duruş sergileyeceğimizi ve en önemlisi emperyalist batı karşısında hangi politikalar üreteceğimizi bize satır aralarında anlatmaktadır.

Osmanlının son döneminde batı hayranı aydınlarımızın iktidarlara dayattığı batı olmasa devletin yıkılacağı ve parçalanacağı tezi ile başlayan batılılaştırma süreci aynı zamanda ülkemizin bir yarı sömürgeye dönüşmesinin başlangıcı olmuştur.

Emperyalist batı ve yerli işbirlikçilerinin yıllardır sürdürdükleri mücadele aslında onların iktidarı ele geçirme ve var olan güçlerini kaybetmeme mücadelesidir.

Bugün hemen her alanda yaşanan yozlaşma, çürüme ve bitirilmek istenen Milli duygu ve hassasiyetlerin emperyalist batı hayranı aydınlarımızın ürettiği psikolojik mücadele sayesinde meydana gelmiştir.

Ülkemizin emperyalist batıya teslim olan iktidarları vasıtasıyla düşürüldüğü bu tuzaktan kurtarılması için mücadele edenlerin her şeyden önce batılılaşmayı amaçlayan ( Fen.teknoloji ve bilim hariç ) ve aslında çürümenin ta kendisi olan süreci çok iyi anlamak lazım.

Ülkeyi sömürge haline getirmek isteyen bu çevreleri de tanımamız lazım. Emperyalist batı hayranı aydınlar ve işbirlikçi medya ve onun yarattığı bilgi kirliliği, emperyalist güçlerin her alanda kurdukları etkinlik, büyük iş çevrelerinin gücü, kültür emperyalizmi ile dönüştürülerek batı hayranı siyasetçi, aydın ve bürokratlar.

Emperyalist batı ve yerli işbirlikçilerinin geçmiş tarihi saklayarak veya yanıltıcı bilgilerle Anadolu insanını aldatmaya çalışmaları ve bunun yarattığı görüş sebebiyle ülkemizi zaman içersinde sağ ya da sol düşünce ayrımına, Alevi- Suni gerilimine ve milliyetçilik duygularını da kaşıyarak Türk-Kürt kimliği üzerinden ülkede daima gerilimleri artıran ve bu kalıba hapseden batının ürettiği kavramlarla düşünmeye ve yaşamaya çalıştırılan Anadolu insanı emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından kullanılmışlardır.

Emperyalist odaklar ve yerli işbirlikçileri bugün de aynı çabanın içindedirler. Ülkemizin insanlarını yapay tartışmalar içine çekerek bu sömürü düzeninin bozulmaması için bir araya gelmelerinin önlemeye çalışmaktadırlar.

Sömürgeci odakların ve yerli işbirlikçilerinin tek hesabı kendi çıkarlarıdır. İnsanların ölmeleri ve ülkelerin yıkılıp yakılmaları umursamayan çıkarcılar. 'Benden değilsen düşmanımsın' diyenler. Suriye, Mısır ve Ukrayna'yı paylaşmaya, Türkiye'de darbeye kalkışanlardır.

Yerli işbirlikçiler tehdit, baskı ve fitne ile korku üreterek ülkenin kalkınmasını önleyip, devlet kadrolarını ele geçirerek ülkeye diz çöktürmek istiyorlar. Diz çöktüremezlerse? Ülkeyi karıştırıp sokakları savaş alanına çevirterek darbelere zemin hazırlıyorlar. Ülkede yaratılan terör ve darbelerin asıl sahibi gibi görünen yerli kuklalar değil, perdenin arkasındaki sahneyi yönetenlerdir. 

Unutulmamalıdır ki; bu topraklar vahşi kapitalizm den başka bir yandan ‘'Bizans'' bir yandan da'' Hıristiyanların ilk vatanı'' hayalleri görenlerin çok yoğun bir şekilde ilgi alanları durumundadır.

İçinde bulunduğumuz şartlarda yapılması gereken bu toplumun gerçekleriyle ilgisi olmayan batıdan ithal düşüncelerin, batılıların ürettiği kavramlara tapınmayı bir kenara bırakarak, hayallerin değil gerçeklerin dünyasında yaşadığımızı unutmadan Anadolu insanları arasındaki yakınlaşmayı sağlamak ve bu ülke hepimizindir duygularıyla ortak mücadelenin yollarını aramak ve bulmaktır.

Günün Sözü: Mahalledeki tüm köpeklerin aynı anda havlaması asla tesadüf değildir. (Çin atasözü )

Kalın sağlıcakla...


2014-03-04