Ordu, Mısır'da yönetime el koydu. Bundan daha hazini olamazdı. Bir yıl önceMübarek'in görevden ayrılmasıyla, daha da önemlisi halkın meydanlara dökülerek Mübarek'i görevden ayrılmaya zorlamasıyla bugünMursi'nin ordu tarafından görevsizleştirilmesi arasında bütün birOrtadoğu, hatta kısaltarak söyleyeyim, bütün birTürkiye tarihivar.***
Ordunun o hazin bildirisini dinlerken aklımdan27 Mayısve12 Martbildirileri geçti. Hele12 Martdöneminde büsbütün teknokrat hükümetten söz edilmiş, bir süre sonra da, bir gece içinde CHP'den istifa ederek bağımsızlaşmışNihat Erimhükümet kurup adınıBeyin Kabinesikoymuştu.
Şimdi benzeri bir şeyi Mısır deneyecek. Gene bizdeki muhtıraları andırır biçimde Mısır ordusu bildirisinde seçimler yapılacak deniyor. Ordunun kendisini meşrulaştırmak için kullandığı hazin bir yöntem. Sadece halk değil, bizim safdilli akademisyenlerimiz, siyaset bilimi profesörlerimiz de seçimlere bakarak Türk ordu her defasında kışlasına döner diye yazmaktaydı, ordunun her defasında yasalarla kendisini sisteme biraz daha yerleştirdiğini, sistemi biraz daha kontrolü altına aldığını görmeyerek.
***
Mursi'nin yönetimi hatalarla doluydu. Bunların başındaideolojik yön belirsizliğigeliyordu. Temelindeİslami bir muhakemeyesahip olan toplum ve yönetim bunu nasıldemokratikleştireceğinibilemiyordu. Bilemediği için de Mursi iki büyük yanlış yaptı.
Birincisi,İhvan'la olan ilişkisini ayarlayamadı. İhvan daha büyük bir ağrılık istiyor, buna mukabil Mursi daha ılımlı ve dengeci bir yönetim arzuluyordu. Onlara dört koltuk verdiyse de yönetimin ideolojik hatta pratik ağırlığının İhvan'a kaymasını engelleyemedi.
İkinci ve daha büyük hatası kendisini o noktaya taşıyan dinamiği algılayamamasıydı. Devrim sonrasında daha İslamcı bir çizgiyi denemesinden başka, Mursi'nin asıl sorunu demokrasiyi idrak edememesiydi. Anayasa Mahkemesi'ne yönelik girişimleri, sendikalarla olan uzlaşmaz tutumu, yetkileri kendinde toplaması demokrasiyle bir arada olmayacak hususlardı.
Kaldı ki, Mursi, kendisini oraya taşıyan hareketinErdoğan'ın yaptığı konuşmayla başladığını da unutmuştu. Erdoğan Mısır'da çok açık bir biçimdelaikliğin Müslümanlığa aykırı olmadığınıbelirtiyordu. Bulaiklik içinde Müslümanlıkdemekti. Mursi en fazlasındanMüslümanlık içinde laiklikdeneyebilirdi. Onu dahi yapmadı. Yerine, yönetimi sağlayabilmek için tek adamlığı denedi.
***
Bu sonu hak ediyor muydu? Kesinlikle hayır. Ortadoğu ülkelerininBaasbaşta olmak üzereaskeri yönetimle modernleşme modelibir kere daha ortaya çıkıyor. 30 seneMübarek'e dayanan Mısır yönetimi bir yıllık Mursi yönetimine mi dayanamadı? Bu, ordunun, daha bir yıl önce el koymak istediği yönetimi bu bahaneyle elde etme çabasıdır.
Böylece Arap Baharının sonunamı geliyoruz,Arap kışınageri mi döndük? Büyük ölçüde evet. Mısır'daki asker müdahalesinin büyük zararı diğer ülkelerdeki demokratik mücadeleleredir. Ama yılmamak gerekir. Çünkü Arap Baharı başlangıcında devrilen diktatörlerin de arkasında ordular vardı ve halk ayaklanması o ordulara karşı da yapılmıştı. Şimdi benzeri bir direnişinhalkın üçte ikisinin oyunu yok sayan Mısır ordusunakarşıbaşlamayacağını,zor olsa da, kimse garanti edemez.
Çağ,demokrasi çağı değil mi?
|