GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR

Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin

AKP yanlış soruları soruyor
Mısır'daki darbeden sonra Mısır'ı değil Türkiye'yi tartıştık. Yoksa bu darbe Sri Lanka, Venezuela, hatta yanı başımızdaki Ukrayna veya Gürcistan'da yaşansaydı umurumuzda olmazdı. Darbe'den sonra Türkiye'de herkes AKP iktidarının icraatları sayesinde giderek tehlikeli bir şekilde büyüyen laiklik-İslamcılık tartışmasına göre kendisini konumlandırdı. Televizyonlarda sabahlara kadar süren sert tartışmalar da bunun üzerinden yürütüldü. Türkiye'deki İslamcılar açısından bakıldığında, Mısır'daki askerî darbenin bütün hesapları altüst eden ve Müslüman Kardeşler'in son yıllardaki stratejik kazanımlarını tehlikeye sokan bir darbe olduğu aşikâr. Bu nedenle İslamcı çevrelerde 'Türkiye'de de aynısı olur mu?' kaygısının depreşmediğini söylemek saflık olur. 'Aşırı laikçi' kesimlerde de bu darbe sayesinde antidemokratik heveslerin ve temennilerin depreşmediğini söylemek de aynı ölçüde saflık olur. Fakat bunlar boş endişeler ve temenniler, çünkü Türkiye'de darbeler dönemi kapandı. Ancak, ne yazık ki, işler böyle devam ederse daha da kötü bir dönemin eşiğindeyiz. AKP'lilerin Mısır'daki olaylardan çıkarmaları gereken ders de zaten bu nedenle hayati önem taşıyor. Gerçek anlamdaki 'ileri demokrasilerde,' yüzde 50 ile seçilmiş olmak bile, oy vermeyenlere karşı ideolojik dayatmalara gidip toplumu temelden sarsma ehliyetini hiç bir iktidara sağlamaz. Yoksa Avrupa'da 'seçilmişlerin,' sırf Müslüman oldukları için belli kesimlere karşı kendi dünya görüşlerini dayatmaya çalışmaları da meşru olurdu. Mısır'a bakınca insanın aklına bu nedenle 'Türkiye'de darbe olur mu' sorusu gelmiyor. 'İktidarın özel yaşama müdahaleye kadar varan icraatları ülkeyi iç çatışma noktasına sürükleyebilir mi?' Sorulması gereken çok daha vahim soru işte budur. Türkiye'deki son gelişmelere bakınca bunun yanıtı giderek nahoş bir şekilde netleşiyor gibi. AKP kendisini, sadece kendi seçmeninin çıkarlarına değil, büyük sosyal farklılıklar arz eden Türkiye'nin bir bütün olarak çıkarlarına adadığına gerçekten inanıyorsa o zaman bu sorunun yanıtını çok iyi düşünmesi gerekiyor. Ancak hükümet üyeleri ve AKP destekçileri son derece yanlış soruları sorup bunların üzerinden tartışma yürütüyorlar. 'Batı Mısır'da olana niçin darbe diyemedi?' diyerek infial yansıtmanın hiç bir anlamı yok. İslamcılar nasıl otomatik olarak İsrail düşmanlığına endeksliyseler, Batı da, özellikle 11 Eylül sonrasında yaşananlar nedeniyle, otomatik olarak Müslüman Kardeşler türünden İslamcı oluşumlara karşılar. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. AKP'lilerin burada asıl somaları ve yanıtını bulmaları gereken soru şudur: 'Ortadoğu'daki müesses Sünni düzeninin koruyucuları bu darbeyi niçin bu kadar hararetle alkışladılar ve desteklediler?' Burada elbette ki Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Mahmut Abbas yönetimindeki Filistin Yönetimi'ne uzanan geniş bir 'eksenden' söz ediyoruz. 'Çünkü bunların demokrasi ile bir ilgileri yok' türünden basit bir yanıt burada çok yetersiz kalıyor. 'Arkalarında ABD var' diye kestirip atmak da aynı şekilde yetersiz kalıyor. Ortadoğu'yu demir pençeyle elinde tutan Sünni düzenin niçin, Sünni olmasına rağmen, Müslüman Kardeşler'den nefret ettiğini sormaktan kaçınmak, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmakla eşdeğerdir. Sosyalist bir açıdan bakıldığında burada da, 'laikçilik-İslamcık' çatışmasına ek olarak, 'seçkin-gariban', 'zengin-fakir', 'sermayedar-emekçi' çekişmesini de içeren bir 'sınıfsal çatışmadan' mı söz ediyoruz acaba? Bunun da sorulması gerekiyor. İslam âleminin sınıf çatışmasından muaf olduğunu, çünkü İslam'ın Batı'da görülen türdeki sömürücü kapitalizmle bağdaşmadığını iddia etmek, milyonlarca Arap işsizlik ve fukaralıkla boğuşurken kendilerini 'müesses nizamın koruyucusu' ilan etmiş olan zengin Arapların yaşam tarzlarını gözardı etmek anlamına geliyor. Mısır'da olan askerî darbedir, bu doğrudur, fakat o ülkeyi bu aşamaya getiren toplumsal nedenler bir bütün olarak iyi analiz edilmezse, anlamsız bir kuru retoriğin ötesine geçemeyiz.

 
2013-07-08
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?