
Son yazımda yükseköğretimin yapısı ile ilgili olan, aynı zaman diliminde gündeme gelen ama birbirinin tamamen zıddı iki projeden söz etmiş ve ilkiyle, yani hükümetin yeni bir kanun tasarısıyla Meclis'e sunduğu projeyle ilgili düşüncelerimi yazmıştım.
Bugün de Türkiye'nin en önemli üniversitelerinin eski rektörlerinden ve eski YÖK üyelerinden oluşan 9 kişilik bir akademik heyetin hazırladığı rapordan söz edeceğim.
Marmara Üniversitesi eski Rektörü
Prof. Ömer Faruk Batırel, Sakarya Üniversitesi eski Rektörü
Prof. Mehmet Durman, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü
Prof. Üstün Ergüder, YÖK eski üyesi
Prof. Atilla Eriş, YÖK eski üyesi
Prof. İsa Eşme, YÖK eski üyesi
Prof. Recep Öztürk, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü ve YÖK eski üyesi
Prof. Ayşe Soysal ve İstanbul Bilgi Üniversitesi eski Rektörü
Prof. Aydın Uğurbundan bir yıl kadar önce bir araya gelmişler ve kimse kendilerinden böyle bir şey istemediği, beklemediği halde, akademik hayatımız boyunca edindiğimiz bunca tecrübe bir işe yarasın,
'nasıl bir yükseköğretim' konusundaki ortak görüşlerimizi kamuoyuna sunalım, demişler.
Farklı dönemlerde yükseköğretimin çeşitli kademelerinde görev almış ve yöneticilikte bulunmuş olan bu isimlerin, siyasi eğilim bakımından son derece çeşitlilik göstermesi, bence bu raporu daha da değerli kılan bir unsur.
Başlıca öneriler
Rapor,
üniversitelerin şeffaf ve hesap verebilir bir özerklik içinde, akademik kaliteyi temel kabul eden, uluslararasılaşma ilkelerini benimseyen ve rekabete açık bir organizasyon yapısına kavuşmalarını temel hedef olarak belirledikten sonra bu hedefe ulaşmak için başlıca şu önerileri sunuyor:
1. YÖK kalsın ama bir eşgüdüm kurumuna dönüşsün. Akademik kalite değerlendirmesi için ise, ayrı ve tamamen özerk bir kurum oluşturulsun.
2. Yükseköğretimde kalite güvencesi ile ilgili kurulacak bu üst kuruluş
(Kalite ve Akreditasyon Kurulu) mali ve idari açıdan özerk, hesap verebilir, şeffaf bir yapıda olsun. Bu kurul, kurumsal değerlendirme yapmanın yanında, konu ve alan bazında akreditasyon kuruluşlarını yetkilendiren bir kurul olarak sorumluluk alsın.
3. Yükseköğretimde eğitim-öğretimin yürütülmesi ve sorumluluğu makro ilkeler dışında üniversitelere bırakılsın.
4. Yükseköğretimde idari ve mali konularda ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili olarak özerk yapıda
'Yükseköğretim Hakem Kurulu' oluşturulsun.
5. Yükseköğretim kurumları uygun finans kaynaklarına ve çeşitliliğine sahip olabilsin. Üniversitelere devlet tarafından sağlanan bütçe, eğitim-öğretim-araştırma ve topluma sunulan hizmetlerin nitelik ve niceliği dikkate alınarak farklılık göstersin. Ayrıca, görece üst gelir gruplarından gelen öğrencilerin (öğrenim alanlarına göre belirlenecek) bir katkı tutarını ödemeleri sağlansın.
6. Rektör ve dekanların belirlenmesi üniversitelere bırakılsın. Rektör adayının belirlemesinde 'Arama Komitesi' oluşturulsun. Bu komitede öğretim elemanları dışında, öğrenci, idari kadro ve mezun da bulunsun.
7. Akademik unvanlar kadronun verildiği üniversitelere ait olsun. Bir üniversitede alınan unvanlar (doktora hariç) bir başka üniversiteye geçişte öğretim üyesi ile birlikte taşınamasın.
8. Hukuk, mühendislik, mimarlık ve tıp gibi mesleki yetki veren üniversitelerden mezun olanlar mesleklerini icra etmek için yapılacak ulusal merkezi bir sınava girsin.
9. Ortaöğretimden yükseköğretime geçiş iki aşamalı sınav sistemi ile gerçekleşsin. Birinci aşamada lise müfredatının bütününü kapsayan bir 'Yeterlilik Sınavı' yapılsın. Adayların üniversitelere başvuru ve yerleşmesi amacıyla ikinci bir sınav yapılsın. Üniversitelere, bu iki sınavın sonuçlarını dikkate alarak, kendilerinin belirleyeceği puan türleri ve ağırlıklara göre öğrenci kabul hakkı tanınsın.
10. Mevcut üniversiteler yurtdışında kampüs açabilsin. Yurtdışındaki üniversitelerle ortaklaşa yükseköğretim kurumu kurabilsin.
X x x
Burada özetlemeye çalıştığım raporun tümünü incelemek isteyenler 'http://yuksekogretimdeyapilanma.org/rapor-2014-06-19.pdf' adresinden ulaşabilirler. Ben bu raporun, arzulanan Yeni Türkiye'ye hükümetin hazırladığı yasa tasarısından daha fazla uyduğunu düşünüyorum. Bu çalışma üzerinde verimli bir tartışmanın yürüyebileceği bir zemin olabilir. Yeter ki, amaçta anlaşabilelim.