Trabzonspor'un son Karabükspor mağlubiyeti tersliklerin üzerine tuz biber oldu. Maç sonunda oyuncularını suçlayan Vahid Hoca kimilerinin iddialarına göre bırakmaya çok yakın! Sözleşme şartları nedir bilemiyoruz, tazminat ödeme mecburiyeti var mı mesela?
Öyleyse kolay kolay bırakamaz ama işler daha kötü giderse kapıyı gösterebilirler.
Elimdeki eski bir defterde yıllar önce Trabzonspor'u çalıştırırken verdiği bir demeçten aldığım bir söz var 'Bazen burada ne işim var diye düşünüyorum.' demiş.
Tabii ki oyuncularının sahaya yüreklerini koymadığından bahsetmiş. O gün için bir yorum yapmak dürüstçe olmaz. Bugün için bazı şeyler söylenebilir. Hami Mandıralı'nın yeniden yapılandırdığı, altyapı kökenli oyuncuların ana iskeleti oluşturduğu geçen yılın son 6-7 haftasındaki Trabzonspor'a kıyıldığı kanaatimizi bu satırlarda belirtmiştik. Trabzonspor iyi bir forvet, 10 numara ve savunma göbeğine yapılacak takviyelerle kendi geleneksel modeline hızla devşirilebilirdi.
Yok, öyle yapılmadı. Herkes gönderilip Vahid Hoca'nın milyonlarca dolar harcatarak aldığı oyuncularla kurulmak istendi.
Olmadı. Olması için çaba, sabır ve çalışmak şart. Bunu yapacak olan bu kadar büyük bir malî külfete sokan hocadır. Yani kalkıp şimdi yeniden 'oyuncular sabote ediyor' sözleriyle gündeme geliyorsa ayıp eder. Bu kadar geniş bir kadronun içinden en doğru sonucu çıkaracak olan kendisidir.
‘Şu ana kadar başarısız olduğunu kabul edip çalışsın, laf atıp durmak yerine' diyen Trabzonsporluların sayısı bu hafta zirve yaptı.
Büyük hocaların büyük başarılarının arkasında, inşa edebilme hünerleri yok mudur?
Üstelik bu yıl bu ligde onun kadar şanslı kim vardı?
Kimi istedilerse aldılar.
Artık puan almaya, maç kazanmaya, yukarı tırmanmaya bakmalı.
FİZİK DERSİNE İYİ ÇALIŞMAK GEREK
Türkiye liginde dikkat edilirse farkı yaratan performans ikinci yarılarda, hatta maçın son 20 dakikalarında geliyor. Fiziksel olarak ayakta kalanlar üstünlük sağlıyor. İyi golcüleri varsa sonucu değiştiriyor. Fiziksel olarak güçlü oyuncular, oyunun hararetini yönetebiliyor, doğru takım savunmasıyla kolay geçit vermiyor.
Futbolda ideal hikâye de zaten bu değil mi?
Bu pencereden bakınca Fenerbahçe mevsim normallerine dönüyor. Son Konyaspor maçında öyle hissettirdi. Alamet-i farikalarından biri olan fiziksel düşüşün durduğu sinyali verildi. Cumartesi akşamı 10 kişiyle kazanılan maçın benzerlerini geçen iki yıl görmüşlüğümüz var. Fiziksel üstünlüğüyle fark yaratan Fenerbahçe, milli takım arasından tüm gücüyle geri dönmezse zaten bu sezonun kolay geçmeyeceği ortada.
Misal Beşiktaş genç ve diri bir takım ve artık son bölümlerde çabuk düşmüyor. Farkın yaratıldığı ikinci yarılarda son iki sezondur düştüğü hastalığın tedavisi yapılmış durumda. Fenerbahçe daha yaşlı bir takım ve bu kulvarda ezeli rakibinin gerisinde. Durumu eski değerlere taşımazlarsa göreceli olarak Beşiktaş'a karşı dezavantajlılar mesela?!
VE SEMİH DÖNER
Semih'in üç golle geri dönüşü haftanın en iyi haberi değil mi? Haftalardır Yunan forvet Gekas'a övgüler düzerken aklımıza bile gelmemişti. Hatırlattı. O da Gekas gibi bir dönem milli takımın değerli gollerine imza atmış, takımında süper yerli yedek olarak bekleyip durmuştu. Guiza'nın arkasında beklediği yıllar ne kadar acı geliyor şimdi!
Adem Büyük gibi bir gelecek potansiyeli, Pektemek gibi yeniden yükselen bir adamın yanında o eski jenerasyonun özlediğimiz ayağı işbaşı yaptı. Hoş gelmiş, sefa gelmiş.
Semih'in ismi gol atanlar listesinde olduğu sürece bu lig değerli olacaktır.
|