BU Hükümetin artık ekonomide klasik tartışma konusu haline gelen 'gaz-fren tartışması' yeniden alevleniyor.
Geçen yıl yoğun olarak yaşanan bu tartışmanın zaten yeniden gündeme gelmesi kaçınılmaz görülüyordu ki, başladı...
Aslında bu tartışma sadece bize özgü değil, tüm dünyada politikacıların başını çektiği bir tartışma. Ancak bizdeki tartışmaların sofistike olmadığı da ortada.
Çünkü popülist politikacılar, büyümede biraz yavaşlama olduğu zaman, otomatik olarak bu tartışmayı gündeme getiriyorlar. Nedenleri, sonuçları ya da diğer ekonomik dengeleri göz ardı edip, sadece 'yüksek büyümemiz lazım' diye yüksek sesle bağırmaya başlıyorlar.
Bu tartışmanın yeniden gündeme gelmesinde küresel ekonomideki gelişmeler ve iç piyasaya etkileri ile bunlara karşı alınması gereken önlemlerin gündeme gelmesi, tabi ki önemli rol oynadı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan geçen hafta, yıl sonu büyüme hedefinde revizyona gidebileceklerini belirterek, 'Tüm dünyada büyüme trendleri aşağı yönlü revize ediliyor. Bizde de ufak tefek revizyonlar olursa kimseye sürpriz olmamalı. Bu Türkiye kötüye gidiyor demek değil' şeklinde konuştu.
Hem de bu konuşmayı geçen hafta Pazar akşamı Başbakan Tayyip Erdoğan Başkanlığında yapılan 4 saatlik ekonomik zirve toplantısının ardından yaptı. Merkez Bankası bu toplantının ardından faiz artırım kararı alabileceğini açıklamış, bu açıklama ile piyasaları biraz rahatlatmıştı. Yine Maliye Bakanı basın toplantısı yapıp, bütçe dengelerinin şimdiye kadar fazla verdiğini, mali disiplinden taviz verilmeyeceğini açıklamıştı.
Ancak bunlar da tam yetmediği için, piyasaya güven verebilmek, beklentileri yeniden olumluya çevirebilmek için, uzun zamandır konuşmayan Babacan da TV'lere çıkıp, bu tür gerçekçi açıklamalar yapmıştı.
Tüm bunlarla piyasalar sakinleştirilmiş, normalleşme yönünde adım atılmışken, Zirve toplantısında da yeralan bir bakanın, yine çıkıp, 'Bizim daha fazla büyümemiz lazım, gaza basmamız lazım' mealinde açıklamaları oldu.
Yani Hükümet içinde taraflar da, tartışmalar da aynen devam ediyor.
FAİZ YÜKSELECEK-BÜYÜME DÜŞECEK
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Merkez Bankası'nın yarınki toplantısında 'tabi ki kendi kararını verecek' diyerek, üzerine koyu gölge düşen Kurumun bağımsızlığını kurtarmaya çalışmış ama bence geç. Ancak öte yandan Merkez'in faiz artıracağı sinyalini vermesinin ardından sermaye hareketlerinin döndüğünü, bu açıklamadan sonra, Bernanke'nin açıklamaları gelmeden, yeniden sermaye girişinin başladığını söylemiş. Bunun 1 milyar doları bulduğunun da altını çizmiş. Bence; bir başka deyişle; 'Merkez Bankası'nın işi ama faiz artıracağız dediği için piyasa düzeldi, bu beklenti boşa çıkarsa piyasalarda güven yeniden kaybolur' mesajını vermeye çalışmış.
İşte bazı bakanların, Başbakana yakın gazetelerdeki bazı köşe yazarlarını da arkalarına alıp, hala 'gaza basalım' demelerinin ardında da bu kaçınılmaz değişikliği içine sindirememeleri yatıyor. Bu kesim hala Merkez Bankası'nın sakin davranıp faizleri artırmaması gerektiğini söylüyor. Tabi ki asıl dert de, 'ne olursa olsun daha yüksek büyüme olsun' anlayışından kaynaklanıyor. Ekonominin yapısı sıcak para olmadan büyümeye müsait değilmiş, kendi Hükümetleri bu yapıyı düzeltmemiş, uygulanan politikalar zaten sıcak paraya dayalı politikalarmış, Hindistan daha yeni 2 puan faiz artırmış, gelişmekte olan ülkeler hep aynısını yapıyormuş, ne gam.. İmkan olmadığı bilinmesine rağmen nasıl olacaksa; faiz artmasın, sıcak para az gelsin, büyüme de fazla olsun..
Tartışma olsun da, tarafların bilgi ve birikimleri çok farklı olunca tadı olmuyor.
|