Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Kalkınan Türkiye vizyonu
Türkiye'nin temel meselesi, sanayileşmesi ve sanayi toplumu olmasıdır. Belli endüstrileri kurmadan "sanayi ötesine geçmek", sanayinin alt yapısına sahip olmadan ileriye sıçramak güzel bir duygu olabilir ama gerçekçi değildir. Türkiye iki kocaman yüzyılda, sanayi toplumu olmadan yaşamanın bedelini fazlasıyla ödedi. 19. yüzyılın sonunda, dünyanın tanıdığı en "muhteşem imparatorluğu" kaybettiği gibi, 20. yüzyılda da "az gelişmiş ülkeler" kategorisinde yaşayarak, o krizden bu krize savrulup durdu.

İstanbul Sanayi Odası'nın her yıl yayınladığı "500 Büyük Sanayi Kuruluşu" raporunu dikkatlice takip etmeye çalışırım. Bu rapor, Türk sanayinin sürükleyici sektörlerinin ve onların kuruluşlarının üretim, istihdam, maliyet, kâr ve zarar tablolarıyla ilgili verileri ortaya koyarak, adeta "sanayileşmeye geç kalmış, sanayiye susamış bir toplumun" sanayiyle kurduğu ilişkilerin anatomisini yansıtır niteliktedir.

İçe dönük sanayi

Bu raporlarda ilk aradığım husus, ilk 500 büyük sanayi kuruluşunun yarattığı katma değer artışını yani büyümesini gösteren verilerdir. Burada önemli olan, Türk ekonomisinin büyümesinisürükleyecek bir üretim gücünün, sanayinin ilk 500 kuruluşunda gerçekleşip gerçekleşmediği meselesidir.

Bu yılki rapora göre, 2012'de Türkiye'nin ilk 500 sanayi kuruluşunun üretim artışı, 2011'e nispeten %9,2'dir. Türkiye milli gelirinin, 2012'de %2,2'lik bir büyüme kaydettiği düşünülürse, sanayinin %9,2'lik bir büyüme performansına sahip olması önemlidir fakat bünyesinde bazı sorunları taşımaktadır.

Biraz daha yakından bakıldığında, sorunun kaynaklarının başında, sanayideki büyümeyle sanayi ürünleri ihracatındaki yetersiz artışın yarattığı çelişki gelmektedir. 2011 yılında 500 sanayi kuruluşunun toplam ihracatı 63,3 milyar TL iken, 2012 yılında bu rakam ancak 63,7 milyar TL olmuştur. Büyük sanayi ihracatının yerinde sayması, %9,2'lik bir büyümeyle (satış gelirleri üzerinden) %6,3'lük kâr artışıyla birlikte değerlendirildiğinde, bu çelişkinin mahiyeti de ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'nin büyük sanayisi, "içe dönük büyüme" stratejisi takip ettiği gibi, kârlarının önemli bir kısmını da faaliyet dışı gelirlerden sağlamaktadır. Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşunun, "dışa dönük bir sanayileşme" politikasının dışında kalması hem teknolojik gelişme hem küresel rekabet hem istihdam hem de cari açık ve dış borç yükü açısından sorunlu bir tabloya sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Vizyonsuzluk sorunu

Bu noktada, bilhassa özel kuruluşların borç/öz kaynak dengesinin hiç de iç açıcı bir vaziyette olmadığının, gelişmiş ülkelerde %70 düzeyinde olan bu oranın Türkiye'de %134'e ulaştığının altını çizmek gerekir. İşin ilginç yanı, sanayinin 500 büyüğünün en fazla ihracat yapanlarının 138 yabancı sermayeli kuruluş olması ve (bunlar 500 içinde toplam ihracatın %45'ini gerçekleştirmektedirler) en fazla ithalatı da yine bu montaj nitelikli yabancı sermayeli kuruluşların yapmasıdır.

Türk ekonomisinin ihracat artışının %12 olduğu bir dönemde, 500 büyük sanayi kuruluşunun ihracatının %0,6 artış oranında kalması, büyük sanayinin Türk ekonomisini sürükleyecek dinamizminin olmadığının bir göstergesi olarak okunabilir.

Burada tek ümit verici olan gelişme, geçen yıl Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'daki büyümenin net ihracat tarafından yaratıldığına dair, Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamasına dayanmaktadır. Bu demektir ki, Türkiye'yi büyüten net ihracat artışı büyük sanayiden değil küçük ve orta ölçeklilerden gelmektedir. O halde, büyük sanayinin yapısal bir değişime gitmesi gerekirken küçük sanayinin bu dinamizminin desteklenmesi zorunludur.
Kısaca, kalkınan Türkiye vizyonuna sahip bir sanayi olmadan olmaz, olamaz.

   
2013-07-28
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?