GEÇTİĞİMİZ ay yayımlanan Kalkınma Planı'nda sanayi üretiminin artırılmasına özel önem verdiği görülüyor.
Bu konudaki önceliklerin hayata geçirilmesi için önümüzdeki dönemde yeni bir eylem planı da uygulamaya konulacak.
Dış ve iç siyasi gelişmelerin gündemi belirlediği, küresel ekonomik gidişata bağlı olarak piyasaların dalgalı seyrinin devam edeceğinin anlaşıldığı bir ortamda, bu tür makro konular ister istemez gündemde yer alamıyor.
Kalkınma Planı'nda da vurgulanan bu önceliğin hayata geçirilmesine ekonomi bürokratlarının özel önem verdiği gözüküyor. Ancak, böylesine yoğun siyasi gündem ve gerginlik ortamında, üstüne üstlük uzun bir seçim sürecine girilirken bu konular gündeme gelip de tartışılabilecek mi, bunu bekleyip göreceğiz.
Ekonomi yönetimi, bundan sonraki dönemdeki temel önceliği 'rekabet gücü yüksek sanayide üretimi artırmak' olarak belirlendiğini söylüyor. Bu önceliğin, Kalkınma Planına da yansıdığının altı çizilirken, Planda yer alan, 'Yatırımların konut gibi üretken olmayan alanlardan ziyade üretken alanlara yönlendirilmesi büyümenin istikrarı açısından kritik önemde' uyarısına dikkat çekiliyor.
Bu uyarının, sanayicilere 'Artık konut değil, sanayi üretimi yapın' çağrısı olarak algılanması gerektiğini kaydeden bürokratlar, ekonomi yönetimi olarak sanayi üretimini artırmak için bir eylem planı da uygulayacaklarını söylüyorlar.
Alınan bilgilere göre ‘üretken olmayan yatırımlar' ın cazibesi azaltılacak, bunun için kredi türlerinde farklılaştırma yapılacak ve stratejik yatırımlarda kamunun altyapı yatırımları bir destek unsuru olarak kullanılacak.
Sanayi üretiminin artırılmasını birinci öncelik olarak gören ekonomi yönetimi, bu konuda hazırladığı eylem planına dönük ipuçlarına da kalkınma planında yer vermiş. Plana göre, 2019 yılı itibariyle özel kesim sabit sermaye yatırımlarının gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 20'si düzeyine yaklaşarak, yüzde 19.3 olması öngörülüyor. Ayrıca yıllık ortalama yüzde 2 oranında da uluslararası doğrudan yatırım miktarı öngörülüyor.
YABANCI SERMAYEYE YENİ YATIRIM MESAJI
Bundan sonraki dönemde ekonomi yönetimi içeride 'Konut değil sanayi üretimi yapın'mesajı verirken, yabancı sermayeye de 'Mülkiyet değişimi değil, yeni yatırım veya ek üretim kapasitesi oluşturacak alanlara yönelin' çağrısında bulunacak. Türkiye'nin artık'düşük cari açık, yüksek büyüme' hedeflediğini hatırlatan bürokratlar, kaynakların sanayiden, rekabet baskısının sınırlı olduğu ve dış ticarete konu olmayan sektörlere yönelmesinin büyümeyi olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekiyorlar.
Bu kapsamda atılacak adımların da belli olmaya başladığını kaydeden bürokratlar, vergi ve kredi maliyetlerinin bu amaca göre yeniden gözden geçirilmesini düşünüyorlar. Vergi ve kredi maliyetlerinde yatırım türüne göre farklılaştırma yapılacağı, bu çerçevede üretken olmayan yatırımların cazibesinin azaltılacağı belirtiliyor. İhracat içinde orta-yüksek ve yüksek teknolojili imalat sanayi ürünlerinin payının yükseltilmesi, kredi artış hızını kontrol altında tutmaya yönelik alınan kararların yatırım ve istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek amacıyla ihtiyaca göre kredi türlerinde farklılaştırmaya gidileceği kaydediliyor. Ayrıca yatırımlara uzun vadeli finansman sağlayan kalkınma bankacılığının da geliştirileceği belirtiliyor.
Umarım; bürokratların istediği gibi bir eylem planı uygulamaya konabilir.
|