Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Ankara: Kerry'nin mesajını garipsedik
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin açıklamaları Ankara'da can sıktı. Kerry'nin sözleri 'Garip', 'Tuhaf', 'Elle tutar yanı yok', 'Verilmesi gereken mesaj bu değil' şeklinde yorumlandı Her ne kadar Türkiye, Mısır'da Müslüman Kardeşler'i iktidardan eden darbe konusundaWashington'la aynı sayfada olmadığını çok iyi bilse de, yine de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin iki gün önceki lafları, can sıktı.
Ankara'nın gözünde, ABD'nin, Mısır'da yaşananlara 'darbe' diyememesi, yeni yönetimin Müslüman Kardeşler'e yönelik başlattığı cadı avına yeterince sert çıkmaması, demokrasiye geçiş konusunda askeri yönetimi sıkıştırmaması, zaten yeterince sıkıntılı.
‘Bu kadarı da olmaz...'
Bir de üstüne üslük, iki gün önce John Kerry'nin açıklaması geldi: 'Mısır ordusu ülkede demokrasiyi yeniden inşa etmeye çalışıyor.' Hımmmnnn....
Dün hükümet ve Dışişleri'nde yokladığım isimler, sırasıyla açıklamayı 'Garip', 'Tuhaf', 'Elle tutar yanı yok' ve 'Verilmesi gereken mesaj bu değil' şeklinde yorumladı. Tahmin edeceğiniz gibi, sonuncu ve en diplomatik açıklama, doğrudan bir diplomattandı. Ankara, Mısır konusunda ABD ya da Avrupa ile doğrudan bir ağız dalaşına girmek istemiyor. Ama Kerry'nin sözlerine yönelik tavır, 'Bu kadarı da olmaz...' gibi.
Peki Türkiye ne istiyor? Dün Ahmet Davutoğlu, bir haber kanalında 'Türkiye'nin Mısır'da tamamen devre dışı olduğu doğru değil' dedi ve aslında diplomatik çabaların içinde olduklarını söyledi.
İyi de, hangi çabaların? Asıl sorun, ‘Batı bloku' denen ve Türkiye'nin de içinde olduğu geniş kitledeki 'diplomatik çabaların' tam olarak aynı istikamette gitmemesi. Kabaca herkes aynı şeyi istediğini söylüyor: İstikrar ve demokrasi. Ama buradan oraya nasıl gidileceği, kimin neyi dayatması gerektiği konusunda ise, Türkiye ve Batılı müttefikleri aynı sayfada değil.

Adeviye sonra
Tahminim Davutoğlu'nun kastettiği, birkaç haftadır Ankara'ya fısıldanan, 'Ya şu Müslüman Kardeşler üzerindeki ağırlığınızı kullanın da, sokaklar biraz yatışsın', Türkçesi, 'Allah aşkına şu Adeviye'yi boşaltalım artık.'
Buna cevaben Ak Parti hükümetinin, bir deklare ettiği, bir de deklare edilmeyen tavrı var. Deklare ettiği tavrı, Mursi'nin serbest bırakılması gündeme gelmeden, devreye girmemek. İster inanın ister inanmayın, ama bu zamana kadar 'arabulucu olma meraklısı' diye eleştirilen, hatta ti'ye alınan Türkiye, bu kez gayri-ahlaki bulduğu bir diplomatik girişimin öncüsü olmak istemiyor. Catherine Ashton ve diğer Batılılara söylenen, özetle, 'Tamam devreye girelim de, önce demokrasiye geçiş için bir yol haritası çıksın, bunun ilk maddesi Mursi'nin bırakılması olsun, ondan sonra Adeviye'yi konuşalım.'

Başarısızlık ihtimali
Diğer yandan hükümetin açıkça deklare etmediği bir başka düşüncesi daha var. O da, darbenin başarısızlığa uğraması ihtimali. Olur ya, meydanlara toplanan insanların gücünün, orduyu dize getirmesi. İlk günlerde, daha güçlü bir biçimde Mursi'ye telekinezi yöntemiyle 'Dik dur eğilme, bu millet seninle' mesajı gidiyordu. Ama darbe, gittikçe daha kanlı bir görüntü aldı, buna karşın Batı da tınmadı. Artık darbenin kalıcı olabileceğine dair alternatif stratejiler de geliştiriliyor.
Bu yüzden de Ankara'nın ruh hali, pragmatizm ve meydan okuma arasında gidip geliyor.
'Uygulanabilir bir yol haritası lazım' diyor üst düzey bir diplomat. Evet, öyle. Ancak Türkiye'nin bu yol haritasının oluşumuna katkısı ya da dahili, ancak ve ancak Mursi'nin salıverilmesiyle olacak...

   
2013-08-03
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?