Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Modern siyaset açmazında cemaatler
Kısa süren İhvan deneyiminin zorla kesintiye uğratılması, siyaset teorileri açısından da İslami siyaset anlayışı bakımından da siyasetin doğası, araçları, meşruiyeti üzerinde yeni tartışmalara kapı açtı. Her ne kadar şu anda yapılan tartışmalar tarafların kendi pozisyonlarını Mısır üzerinden tahkim etmeye yönelik polemik ağırlıklı olsa da siyaset, din/İslam, demokrasinin meşruiyeti ve kaynakları konusu daha çok tartışılacak.
İslamcı bir siyaset söz konusu olduğunda Batı'da demokrasinin hiç de evrensel ilkelerinin olmadığını açık eden yaklaşımlar sadece stratejik çıkar kaygılarından kaynaklanmıyor kuşkusuz. Bizatihi kuramın ve uygulamalarının evrenselliği iddiasını Batı merkezli örnekler üzerinden dayatan bir yaklaşımın perdelenemez halini de ortaya koymuş oldu. Tıkız siyaset kuramlarının Müslüman toplumlarda uygulamalarının bir tür toplum mühendisliğine dönüşmesi, modern siyaset tecrübesinin Müslüman toplumlarda geçerliliğine inanılmayan 'evrensel ilkeleri' mevzuunu açığa çıkardı.

Fakat bu konuya geçmeden önce İhvan'ın kısa iktidar sürecinde pek açığa çıkmayan yahut dikkat çekmeyen 'cemaat-siyaset ikilemi' konusunun şimdilik gündeme gelmediğine işaret etmeli. Oysa gerek Mısır'da gerekse İhvan içinde üzerinde yoğun tartışmaların yapılmaya başlandığı bir konuydu.

Geleneksel cemaatlerin siyasetle yani iktidar ve güçle ilişkisinin nasıl şekilleneceği meselesi, modern örgütlü toplumlar ve modern siyaset açısından yeniden düşünmeye değer bir konudur. Mısır İhvan'ının deneyimine bakılacak olursa seksen yıllık bu cemaat, temel olarak bir irşad ve dava hareketidir. Bu önceliğin içinde doğal olarak siyasetin dışlanması yoktur. Bilakis cemaatin siyasete dair talepleri ve hedefleri vardır. Ancak modern bir parti değildir.

Kısa Mısır deneyiminde cemaatin ayrı bir yapı inşa ederek modern siyasete uygun bir parti kanalı ile siyasete dahil olması, ara ve pratik bir çözüm olarak görüldü. Oysa bir yanda partinin siyasi faaliyetleri ve onun gerekleri ile geri planda durmayı tercih eden cemaatin ilkeleri arasında zaman zaman yaşanan açmazlar, uzun süreli ve daha büyük çelişkilere kapı aralar gibiydi. Buna zaman kalmadan Mursi askeri cuntanın 'demokratik darbe' marifeti ile indirildi.

Cemaat ve siyaset ilişkisinin pratik uygulaması, benzer dünya görüşüne ve programa sahip Pakistan'daki Cemaat-i İslami örneğinde de tecrübe edilmektedir. Mevdudi'nin kurduğu parti zaman zaman yasaklansa da yıllardır aktif siyasetin içinde seçimlere girmekte, parlamentoda temsil edilmektedir. Pakistan'ın yasal şartlarının elvermesinden dolayı Cemaat bir siyasal parti olarak doğrudan siyaset sahnesinde mücadele vermektedir.

Ne var ki, Pakistan'da siyasal düzen kısıtlamadığından farklı cemaatler partileşmiş olsa da Mevdudi'nin uzun yıllar öncülük ettiği Cemaat-i İslami'nin de, bir hayli zamandır siyaset yapmasına rağmen, hiçbir zaman azınlık partisi olmaktan ileriye geçemediği görülür. Sürekli olarak düşük oranda oy alabilmekte; ancak kendisine yakın bulduğu bazı cemaat partileri ile koalisyona gittiğinde mecliste belli bir oranda temsil edilme imkanı bulabilmektedir.

Diğer tarafta Cemaat-i İslami Pakistan toplumunda, Mısır İhvan'ında olduğu kadar toplumsallaşabilen bir etkinlik kazanamadı. Üstelik yasal şartlar her türlü faaliyeti kısıtlamadığı halde... Bu durum nasıl açıklanabilir?

Bunun temel nedenlerinden birinin cemaatin ne geleneksel anlamda cemaat ne de modern anlamda parti olamamasında ve bu ikilemi aşamamasında aranması gerektiğini düşünürüm. Modern siyasetin gerektirdiği çalışma ve insan tipine çekince koyularak yapılan siyasal parti çalışması, diğer tarafta cemaat olarak yapılması gerekenlerden de feragat etmeye zorlamaktadır. Yani ne cemaat ne siyasal parti olmanın, ikisinden biri olmaya karar verememenin sıkıntısını yaşamaktadır.

Tebliğ, dava, toplumsal sorumluluğu esas alan cemaat çalışmalarına uygun insan tipi yetiştirmeye çalışmayı ve tam zıt özelliklerde insan tipine ihtiyaç duyulan alanda yarışmayı aynı anda sürdürmenin çelişkisi... Buradan gizliden bir sekülerlik modeline geçildiği şeklinde anlaşılmaya müsait olsa da örgütlenme, toplumsal doku anlamında bir farklılıktan, uyuşmazlıktan söz ettiğimiz açıktır.

Bu açmazın cemaatin toplumsallaşması önünde de büyük engel oluşturduğunu gözlemliyoruz. Pakistan toplumuna göre daha elitist duran, gerek siyaset gerekse dini anlayış bakımından toplumdan ayrışan cemaatin sıkı örgütlülüğü, özellikle aydınlar ve okumuşlar üzerinde etkisine rağmen geniş toplumsal katmanlarda yetersiz kalmaktadır. Tıpkı siyasette olduğu gibi...

Benzer durum İslam dünyasının değişik bölgelerindeki farklı cemaat yapıları ile siyaset ilişkisi ve cemaat yapılarının doğrudan siyaset etme deneyimlerinde yaşanan açmazlarda da görülecektir. Modern siyasetin doğasına ayak uyduran bir hareket tarzı ile cemaatin talepleri ve doğası arasındaki ilişkinin nasıl olacağının Pakistan örneği göz önüne alınarak tartışılmasında yarar var. Türkiye, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerdeki cemaatlerin siyasal taleplerinin siyasetin kısıtlayıcı yapısı içine taşınması sorunu, demokrasi tartışmalarına sıkıştırılmadan daha kapsamlı bir şekilde ele alınmayı beklemektedir.




   
2013-08-06
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?